Anayasaya Mahkemesi tarafından 22.02.2024 tarihinde iptal edilen Türk Medeni Kanununun md. 166/4 hükmüne göre; ‘’Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.’’
Hükümde göre eşlerden birinin genel veya özel herhangi bir boşanma sebebine dayanarak açtığı boşanma davasının hakim tarafından reddedilmesi ve tarafların boşanamaması halinde, eşlerin ortak hayatı tekrar kuramamaları durumunda boşanabilmek için 3 yıl beklemeleri öngörülmekteydi.
Ancak Anayasa Mahkemesi bu hükmü ölçülü ve orantılı olmadığı gerekçesiyle 22.02.2024 tarihinde iptal etti. Anayasa Mahkemesi’nin ilgili kararında boşanmak istemenin de evlilik gibi özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkıyla doğrudan ilgili olduğu ve beklenmesi gereken 3 yıllık fiili ayrılık süresinin ölçülülük ve orantılılık ilkelerini ihlal ettiğini dolayısıyla sürenin kısaltılması gerektiğine değinilmek istenmektedir.
Kararın gerekçesinde; ‘’...kuralda ortak hayatın yeniden kurulamaması nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılabilmesi için ret kararının kesinleşmesinden itibaren üç yıl geçmesi gerektiği öngörülmüştür. Buna göre boşanma kararı verilebilmesi için kuralda öngörülen süreç bir bütün olarak değerlendirildiğinde ortak hayatın yeniden kurulamadığı hâllerde makul olmayan bir süre boyunca ilgililerin boşanma kararı elde etmelerine imkân tanınmadığı görülmüş ve ortak hayatın yeniden kurulamadığı hâllerde evlilik birliğini uzun bir süre boyunca sona erdiremeyen ilgililere katlanamayacakları bir külfet yüklendiği anlaşılmıştır. Bu değerlendirmeler ışığında özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkı ile aile kurumunu koruma amacı arasında makul bir denge sağlamayan kuralın ölçülülük ilkesini orantılılık alt ilkesi yönünden ihlal ettiği sonucuna ulaşılmıştır.’’ ifadelerine yer verilmiştir.
Ancak şu anki haliyle boşanma davasının reddedilerek kesinleşmesine rağmen tarafların 3 yıllık fiili ayrılıkla evlilik birliğini yeniden kuramamış olması sonucunda boşanmalarına olanak sağlayan hüküm iptal edilmiş oldu. Özetle yeni bir düzenleme getirilmezse tarafların ancak anlaşarak yahut özel boşanma nedenlerinin varlığını ispatlayarak veya evlilik birliğinin temelden sarsılmış ve ortak hayatın devamının çekilmez olduğuna dair kanaat getirilmiş olması koşulu ile boşanabileceğini söylemek mümkündür.
Hükmün doğrudan iptali neticesinde iptal kararı 9 ay sonra yürürlüğe girecek. Dolayısıyla iptal kararı halihazırda geçerli değil ve hüküm iptal edilmemiş gibi bir süre daha uygulanmaya devam edilecek. Ancak iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihe kadar (19/1/2025) yasama tarafından yeni bir düzenleme yapılmaz ise boşanmanın daha da zorlaştırılmış olacağını kabul etmek gerekir.