Sınai mülkiyet hakları, sadece ekonomik bir değer yaratmakla kalmaz; aynı zamanda yenilikçiliği, rekabeti ve toplumsal kalkınmayı da teşvik eder. Bu nedenle bu hakların ihlali durumunda etkin bir hukuki koruma sağlanması son derece önemlidir. Anayasa Mahkemesi de bu çerçevede, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 151. maddesindeki “net kazanç esasına göre tazminat hesabı” düzenlemesini Anayasa’ya aykırılık iddiasıyla inceledi.
İtiraz konusu düzenleme, sınai mülkiyet hakkı sahibine uğradığı zararın tazmini için, hakka tecavüz eden kişinin elde ettiği net kazancı esas alarak tazminat talep etme imkânı tanımaktadır. Başvuran mahkeme, bu yöntemin tazminatın sınırlarını aşarak, hak sahibine haksız zenginleşme imkânı tanıyabileceği ve birden fazla ihlalde hangi hak sahibine ödeme yapılacağının belirsiz olduğu gerekçesiyle mülkiyet hakkı ve adil yargılanma hakkı yönünden Anayasa’ya aykırılık ileri sürmüştür.
Anayasa Mahkemesi ise bu iddiaları yerinde görmemiştir. Kararda özetle;
- Sınai mülkiyet haklarının da mülkiyet hakkı kapsamında olduğu,
- Devletin bu hakları koruma yönünde pozitif yükümlülük taşıdığı,
- Tazminatın yalnızca fiili zararı değil, aynı zamanda yoksun kalınan kazancı da içermesi gerektiği,
- Net kazanç esasının, zarar hesabında alternatif bir yöntem olarak düzenlenmiş olması sebebiyle orantısız veya ölçüsüz bir müdahale oluşturmadığı ifade edilmiştir.
Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi, “net kazanç” esasına dayalı hesaplama yönteminin mülkiyet hakkına ya da adil yargılanma hakkına aykırılık oluşturmadığına hükmetmiştir. Bu değerlendirme, yargı uygulamaları açısından yön gösterici niteliktedir.
Anayasa Mahkemesi'nin kararının tam metnine ulaşmak için buraya tıklayın.