Türk hukuku bakımından üç farklı yargılama usulünden söz edilebilir. Bunlar hukuk yargılaması, idari yargılama ve ceza yargılamasıdır. Söz konusu alanlar kendi usul kanunlarına ve farklı yargılama usullerine tabidirler. Birçok ortak nokta bulunmasına karşın her bir yargılama usulünün kendine özgü özellikleri bulunmaktadır.
İdari ve cezai yargı alanı dışında kalan uyuşmazlıklar hukuk uyuşmazlıklarıdır ve bunlar hukuk yargılaması/adli yargı sisteminde görülmektedir.
Adli yargıda kolunda ilk derece mahkemeleri asliye hukuk mahkemeleri ve iş, ticaret, aile gibi ihtisas mahkemeleridir ve ilk derece yargılamasını bu mahkemeler gerçekleştirmektedir.
İkinci derece mahkemeleri ise bölge adliye mahkemeleridir ve bu mahkemeler istinaf incelemesini gerçekleştirmektedir.
İdari yargıda üçüncü derece mahkemesi olarak görev yapan mahkeme ise Anayasa’da bir yüksek mahkeme olarak düzenlenen Yargıtay’dır. Hukuk davalarında, adli yargıda temyiz incelemesini Yargıtay gerçekleştirmektedir.
Temyiz kanun yolu tarafların hatalı buldukları ilk derece ya da istinaf mahkemesi kararlarını hukukilik bakımından incelenmek üzere bir üst mahkemeye taşımasına olanak sağlayan yasal bir yoldur. Ancak her türlü mahkeme kararı için temyiz kanun yoluna başvurulamamaktadır. Hangi davalar ve konular ile ilgili yargılama ve mahkeme kararları için temyiz kanun yoluna gidilebileceği Kanunda düzenlenmiştir. İstinaf mahkemesi tarafından istinaf incelemesi sonucunda verilen karara karşı, belli koşullar varsa, temyiz incelemesi için Yargıtay’a temyiz başvurusu yapılabilir.
Hukuk davalarında temyiz kanun yolu Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 361 hükmünde düzenlenmiştir. Hükme göre;
“Temyiz
Temyiz edilebilen kararlar
MADDE 361- (1) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir. (2) Davada haklı çıkmış olan taraf da hukuki yararı bulunmak şartıyla temyiz yoluna başvurabilir.”