Hesap Kullanımında Dolandırıcılık Kastı: Yargıtay’dan Emsal Nitelikte Karar

Hesap Kullanımında Dolandırıcılık Kastı: Yargıtay’dan Emsal Nitelikte Karar
18 Haziran 2025

Hesap Kullanımında Dolandırıcılık Kastı: Yargıtay’dan Emsal Nitelikte Karar

Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 30.04.2025 tarihli kararında; dolandırıcılık suçlarında kastın varlığına dikkat çekerek önemli bir içtihada imza atmıştır. Olayda, iyi derecede İngilizce bilen bir öğrenciye, faili meçhul kişilerce komisyon karşılığı banka hesabını kullanma teklifi sunulmuş, öğrenci de bu teklifi harçlığını çıkarmak amacıyla kabul etmiştir. Sanığın, kandırıldığını beyan etmesi ve dosyada bu beyanın aksini ortaya koyacak somut bir delilin bulunmaması sebebiyle, Yargıtay suç kastının oluşmadığına hükmetmiştir.

Kararda özellikle, banka hesabını kullandırmanın tek başına dolandırıcılık suçunu oluşturmayacağı; failin suça bilinçli şekilde iştirak ettiğinin açık delillerle ortaya konulması gerektiği vurgulanmıştır. (Yargıtay 8. CD, 2024/24160 E., 2025/3482 K.). Bu karar, benzer durumlarda mağduriyet yaşayan kişilerin cezai sorumluluklarının belirlenmesinde önemli bir ölçüt sunmaktadır.

YARGITAY KARARI

 

 

8. Ceza Dairesi         2024/24160 E.  ,  2025/3482 K.

 

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2007/447 E. 2010/54 K.
SUÇ : Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme
KARAR : Mahkumiyet
KANUN YARARINA BOZMA YOLUNA BAŞVURAN : Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının, 02.08.2007 tarihli iddianamesi ile hükümlü hakkında nitelikli hırsızlık suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 142/2-e maddesi uyarınca açılan dava ile yapılan yargılama neticesinde İzmir 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.01.2010 tarihli kararı ile sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçundan, 5237 sayılı Kanun'un 244/4, 62, 53. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis ve 1.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına, aynı Kanun'un 51. maddesi uyarınca verilen hapis cezasının ertelenmesine ve 2 yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği, söz konusu kararın, temyiz edilmeksizin 26.04.2010 tarihinde kesinleştiğine dair kesinleşme şerhi düzenlendiği belirlenmiştir.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 309/1. maddesi uyarınca, 17.09.2024 tarihli ve 2024/8936 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 01.10.2024 tarihli ve KYB-2024/98272 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:

I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin;
“Dosya kapsamına göre; müşteki ...'in banka hesabından bilgisi olmadan çekilen 2.000,00 Türk lirasının sanığın hesabına aktarılmasından sonra sanık tarafından bu paranın Rusya Devletinde bulunan kişilere gönderilmesi eylemi nedeniyle sanık hakkında bilişim sistemleri, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediğinden bahisle mahkûmiyet kararı verilmiş ise de, sanığın aynı eylemleri nedeniyle müştekiler ... ve ...'un şikâyeti ile açılan Sinop Cumhuriyet Başsavcılığının 2006/71 sayılı soruşturma dosyasında, suça konu olayın müştekilerinin ayrı kişiler olması ve banka hesaplarının farklı illerde olması gerekçesi ile müşteki ... yönünden tefrik kararı verilerek Sinop Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/528 sayılı soruşturma dosyasına kaydının yapılmasını takiben, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına yetkisizlik kararı verilmesi sonrasında, incelemeye konu kamu davasının iddianamesinin düzenlendiği, diğer müşteki ... yönünden Sinop Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/71 soruşturma sayılı dosyasından soruşturmasının devamına karar verilmesinin ardından, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına yetkisizlik kararı verilmesini müteâkip, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 17/07/2007 tarihli iddianamesi ile açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonunda, bilişim sistemlerini kullanmak suretiyle hırsızlık suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin Bakırköy 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/02/2014 tarihli, 2007/468 esas, 2014/89 sayılı kararının temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 20/06/2016 tarihli ve 2016/6021 esas, 2016/11619 karar sayılı ilâmı ile; "Dosya kapsamına göre; sanığın öğrenci olduğu Sinop ilinde internet ortamında ICQ proğramında tanıştığı Rusya Devletinde bulunan kişilerin sanığa şirketlerinin bilgisayar yazılımı yaparak Türkiye'de bulunan firmalara sattıklarını ancak ücretlerin ödenmesinde problem yaşadıklarını bu nedenle de firmalar ile aralarında çıkacak anlaşmazlıkları çözecek iyi derecede ingilizce bilen eleman aradıklarını söyleyerek iş teklif ettikleri, sanığın da öğrenci olması nedeniyle harçlığını çıkarmak için teklifi kabul ettiği, bu kişilerin sanığın hesabına suç tarihinde para havale ederek bu parayı... vasıtasıyla göndermesini istedikleri, sanığın iş sözleşmesini göndermelerini istediğinde ise sana güvenmemiz için bu havaleleri gönder sonra sözleşmeyi göndereceğiz demeleri üzerine sanığın havaleyi gerçekleştirdiğinin anlaşılması karşısında; sanığın savunmasının aksine suç kastı ile hareket ettiğine dair mahkumiyetine yeter bir delil bulunmadığı gözetilmeden beraatine karar verilmesi gerekirken mahkumiyetine karar verilmesi," şeklindeki bozma kararını müteâkip, mahkemesince yeniden karar verilmek sureti ile sanığın, banka hesabına gelen paraları Rusya Devletinde bulunan kişilere göndermesi eyleminin üzerine atılı bilişim sistemlerini kullanmak suretiyle hırsızlık suçunda, sanığın savunmasının aksine suç kastı ile hareket ettiğine dair mahkûmiyetine yeter bir delil bulunmadığı gerekçesiyle beraatine karar verilmiş olduğu ve anılan kararın 01/06/2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmakla, sanığın benzer nitelikteki eylemleri nedeniyle yapılan incelemeye konu yargılama sonucunda sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.

II. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE
1. Katılanın, 16.09.2005 tarihinde İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına müracaatında, 14.09.2005 tarihinde İzmir Garanti Bankası Kıbrıs Şehitleri Şubesinden arandığını ve 08.09.2005 tarihinde hesabından 2.000,00 TL paranın EFT yöntemi ile Sinop.... Şubesinde .... numaralı hükümlünün hesabına geçirildiğini ve bu kişi tarafından da bu paranın çekildiğini öğrendiğini beyanla şikayetçi olduğu belirlenmiştir.
2. Hükümlünün aşamalarda, olay tarihinde doktora öğrencisi olduğunu, ICQ programından Ruslarla konuşurken kendisine bilgisayar programı sattıklarını ancak iyi İngilizce bilen bir kişiyi aracı kılmak istediklerini belirtip kendisini bayi olarak kullanmak istediklerini teklif ederek bu bilgisayar programından %5 kar payı vereceklerini söylediklerini, bunlara inanıp kimlik ve hesap bilgilerini verdiğini, ertesi gün kendisini arayıp hesabına para yatırıldığını, bu parayı bildikleri hesaba göndermesini istediklerini, kendisinin de hesabına aktarılan parayı bildirilen hesaba havale ettiğini, olay nedeniyle kendisinin de kandırıldığını belirttiği belirlenmiştir.
3. Cari hesap ekstresine göre, hükümlüye ait hesaba ...'a ait hesaptan 07.09.2005 tarihinde 1.400,00 YTL; 08.09.2005 tarihinde ise yine hükümlüye ait hesaba katılan ...'a ait hesaptan EFT aracılığıyla 2.000,00 YTL para gönderildiği ve hükümlü tarafından bu paranın çekildiği belirlenmiştir.
4. Sinop Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2007 tarihli tefrik kararı ile olayın müştekilerinin ayrı kişiler olması ve işlem yapılan hesapların farklı illerde olması nedeniyle soruşturma evrakının müştekiler yönünden tefrikine karar verildiği ve dosyanın müşteki ... yönünden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına yetkisizlik kararı ile gönderildiği, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 17.04.2007 tarihli iddianamesi ile, hükümlü hakkında 5237 sayılı Kanun'un 142/2-e maddesi uyarınca açılan dava ile yapılan yargılama neticesinde Bakırköy 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 18.02.2014 tarihli kararı ile "07.09.2005 tarihinde katılanın Garanti Bankası .... Şubesi'nden 3.500,00 TL'nin EFT internet aracılığıyla inceleme dışı sanık A.G.K.'nın Koçbank .... Şubesine aktarıldığı, 1.400,00 TL'nin ise hükümlünün Sinop .... Şubesine aktarıldığı, sanıklar yargılama sırasında internet ortamında kandırıldıklarını Rus bir şahsın talebi üzerine hesap numaralarını verdiklerini ve bu işlemleri komisyon karşılığı yaptıklarını belirtmiş olup katılanın bilgisi dışında hesabına girilip hesabından internet aracılığıyla para aktarımının temini bilişim yoluyla hırsızlık suçunu oluşturduğu" gerekçesiyle hükümlü hakkında 5237 sayılı Kanun'un 142/2-e, 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu hükmün hükümlü müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 20.06.2016 tarihli ve 2016/6021 Esas, 2016/11619 Karar sayılı kararı ile "Dosya kapsamına göre; sanığın öğrenci olduğu Sinop ilinde internet ortamında ICQ proğramında tanıştığı Rusya Devletinde bulunan kişilerin sanığa şirketlerinin bilgisayar yazılımı yaparak Türkiye'de bulunan firmalara sattıklarını ancak ücretlerin ödenmesinde problem yaşadıklarını bu nedenle de firmalar ile aralarında çıkacak anlaşmazlıkları çözecek iyi derecede ingilizce bilen eleman aradıklarını söyleyerek iş teklif ettikleri, sanığın da öğrenci olması nedeniyle harçlığını çıkarmak için teklifi kabul ettiği, bu kişilerin sanığın hesabına suç tarihinde para havale ederek bu parayı... vasıtasıyla göndermesini istedikleri, sanığın iş sözleşmesini göndermelerini istediğinde ise sana güvenmemiz için bu havaleleri gönder sonra sözleşmeyi göndereceğiz demeleri üzerine sanığın havaleyi gerçekleştirdiğinin anlaşılması karşısında; sanığın savunmasının aksine suç kastı ile hareket ettiğine dair mahkumiyetine yeter bir delil bulunmadığı gözetilmeden beraatine karar verilmesi gerekirken mahkumiyetine karar verilmesi" nedeniyle bozulmasına karar verilmesini müteakip Bakırköy 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.01.2017 tarihli kararı ile bozma kararına uyularak hükümlünün savunmasının aksine suç kastı ile hareket ettiğine dair mahkumiyetine yeter bir delil bulunmadığı gerekçesiyle 5271 sayılı Kanun'un 223/2-e maddesi uyarınca beraat kararı verildiği ve bu karara karşı hükümlü müdafiinin istinaf başvurusunda bulunduğu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesinin 04.05.2017 tarihli ve 2017/1106 Esas, 2017/1003 Karar sayılı kararı ile istinaf başvuru talebinin temyiz mahiyetinde kabulü ile Yargıtayca değerlendirilip karar verilmek üzere, 5271 sayılı Kanun'un 279/1-b maddesi uyarınca hükümlü müdafiinin istinaf başvurusunun reddine, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmek üzere ilk derece mahkemesine tevdiine karar verildiği, Bakırköy 4. Asliye Ceza Mahkemesince hükmün istinaf kararı ile 01.06.2017 tarihinde kesinleştiğine dair kesinleşme şerhi düzenlendiği belirlenmiştir.
5. Bu kapsamda inceleme konusu dava dosyası değerlendirildiğinde; Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 20.06.2016 tarihli ve 2016/6021 Esas, 2016/11619 Karar sayılı kararı da dikkate alınarak, Rusya devletinde bulunan kişilerin, bilgisayar yazılımı yaparak Türkiye'de bulunan firmalara sattıklarını ancak ücretlerin ödenmesinde problem yaşadıklarını, iyi derecede İngilizce bilen bir eleman aradıklarını söyleyerek iş teklifinde bulundukları hükümlünün, öğrenci olması nedeniyle harçlığını çıkarmak için bu teklifi kabul ettiği ve 08.09.2005 tarihinde Rusya devletinde bulunan bu kişilerin hükümlünün hesabına katılanın hesabından para havale ettikleri ve bu parayı... aracılığıyla göndermesini istedikleri, hükümlünün de hesabına gönderilen parayı belli bir komisyon karşılığında bu şahıslara havale ettiğinin anlaşılması karşısında, hükümlü hakkında, savunmasının aksine suç kastı ile hareket ettiğine dair mahkumiyetine yeterli delil bulunmadığından atılı suçtan beraatine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.

III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. İzmir 6. Asliye Ceza Mahkemesinin, 26.01.2010 tarihli ve 2007/447 Esas, 2010/54 Karar sayılı kararının, 5271 sayılı Kanun’un 309/3. maddesi gereği oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
3. 5271 sayılı Kanun’un 309/4-d maddesi uyarınca bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirdiğinden, hükümlü hakkında mahkemece hükmedilen bu CEZANIN KALDIRILMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.04.2025 tarihinde karar verildi.

 

İçeriklerimiz

Hesap Kullanımında Dolandırıcılık Kastı: Yargıtay’dan Emsal Nitelikte Karar  - banka-hesap-dolandiricilik-kasti-iban

Hesap Kullanımında Dolandırıcılık Kastı: Yargıtay’dan Emsal Nitelikte Karar

Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 2024/24160 E., 2025/3482 K. sayılı kararında, yalnızca banka hesabını kullandırmanın tek başına dolandırıcılık suçunu oluşturmayacağı vurgulanmıştır.

Muvazaa Nedir? - muvazaa-nedir

Muvazaa Nedir?

Muvazaa Nedir, Hangi Durumlarda Ortaya Çıkar? Hukuki Sonuçları Nelerdir? gibi sorulara yanıt bulun!

Velayet Hakkında Çocuğun Tercihinin Dikkate Alınması Zorunluluğu - velayet-cocugun-tercihinin-zorunlulugu-bosanma

Velayet Hakkında Çocuğun Tercihinin Dikkate Alınması Zorunluluğu

Yargıtay 2. HD, E. 2020/5946, K. 2021/437, 20.01.2021 tarihli kararda, idrak yetisine sahip çocuğun velayet konusundaki görüşünün alınması gerektiği vurgulanmıştır.

İhtarname Nedir? - ihtarname-nedir

İhtarname Nedir?

İhtarname Nedir, Ne İşe Yarar? gibi sorulara yanıt bulun!

Kaza Yerinin Terk Edilmesi: ZMSS Kapsamında Rücu Hakkı ve Yargıtay’ın Yaklaşımı - kaza-yerinin-terk-edilmesi-zmss-ruecu-hakki

Kaza Yerinin Terk Edilmesi: ZMSS Kapsamında Rücu Hakkı ve Yargıtay’ın Yaklaşımı

Yargıtay 4. HD, E. 2024/11202, K. 2025/2473, 13.02.2025 tarihli kararıyla, kaza yerinin terk edilmesinde sadece bedensel değil, maddi zararda da rücu mümkündür.

Zorunlu Trafik Sigortası Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Şart mı? - zorunlu-trafik-sigortasi-uyusmazliklarinda-arabuluculuk-sart-mi

Zorunlu Trafik Sigortası Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Şart mı?

Konya BAM 3. HD, E.2025/497, K.2025/887, 07.05.2025 tarihli karara göre, trafik sigortasında sigortacıya başvuru yapıldıysa arabuluculuk dava şartı sayılmaz.

Yabancı Para Üzerinden Başlatılan İcra Takibinde TL Karşılığı Gösterilmezse Takip Geçersiz Sayılır  - yabanci-para-icra-takibinde-tl-karsiligi-takip-sayilir

Yabancı Para Üzerinden Başlatılan İcra Takibinde TL Karşılığı Gösterilmezse Takip Geçersiz Sayılır

Yargıtay 3. HD, E.2025/617, K.2025/1082, 24.02.2025 sayılı kararına göre, yabancı para alacaklarında TL karşılığı belirtilmeyen icra takibi geçersiz sayılır ve reddedilir.

10. Yargı Paketi Meclis’ten Geçti!  - 10-yargi-paketi-meclis-ten-gecti

10. Yargı Paketi Meclis’ten Geçti!

10. Yargı Paketi Meclis’ten Geçti!

Adres
BALGAT MAH. DOKTOR SADIK AHMET CADDESİ KREŞ APT. NO:49/1 ÇANKAYA ANKARA

İletişim Formu

YASAL UYARI

Bu sitede bulunan her türlü bilgi, yazı ve yapılan açıklamalar 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında bilgilendirme amaçlı olup reklam amacı taşımaz. Bu nedenle, haksız rekabet yaratıldığı şeklinde yorumlanmamalıdır. Ziyaretçiler ve Müvekkillerin, Sitede yayımda olan bilgiler nedeniyle zarara uğradıkları iddiası bakımından Hukuk Büromuz herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir.