AYM'den Emsal Karar: Hukuki El Atmada Mülkiyet Hakkına Yeni Güvence

AYM'den Emsal Karar: Hukuki El Atmada Mülkiyet Hakkına Yeni Güvence
6 Mayıs 2025

AYM'den Emsal Karar: Hukuki El Atmada Mülkiyet Hakkına Yeni Güvence

Anayasa Mahkemesi (AYM), taşınmaz maliklerinin mülkiyet haklarını ilgilendiren önemli bir karara imza attı. Mahkeme, idare tarafından taşınmaza fiilen el konulmadan, yalnızca imar planı veya idari düzenlemeler yoluyla kullanma hakkının sınırlandırılması şeklinde gerçekleşen "hukuki el atma" durumlarında, mülkiyet hakkı kapsamında malikin bedel talebiyle dava açmasını sınırlayan yasal düzenlemeyi Anayasa’ya aykırı bularak iptal etti.

Kararda, bireyin mülkiyet hakkının Anayasa’nın 35. maddesiyle güvence altına alındığı hatırlatılarak, kamu yararı gerekçesiyle dahi olsa, malikin taşınmazı üzerinde fiili veya hukuki olarak tasarrufta bulunmasını engelleyen uygulamaların, açık bir şekilde mülkiyet hakkına müdahale niteliği taşıdığı vurgulandı. AYM, bu tür müdahalelerin yalnızca kamu yararına dayalı ve yasaya uygun olması gerektiğini, ancak malike makul ve etkili bir telafi (tazminat) imkanı tanınmadığı sürece Anayasa’ya aykırılık teşkil ettiğini belirtti.

İptal edilen düzenleme, taşınmaz maliklerinin yalnızca belirli koşullarda dava açabilmesini öngörerek, hukuki el atma durumlarında mülkiyet hakkına erişimi sınırlandırıyordu. AYM'nin kararı, bu sınırlamayı ortadan kaldırarak, malikler lehine daha geniş bir koruma alanı oluşturdu. Bu gelişme, özellikle uzun süredir kamusal planlamalar nedeniyle taşınmazlarına fiilen el konulmamasına rağmen kullanım hakkı ciddi şekilde kısıtlanan bireyler açısından önemli bir dönüm noktası niteliğinde.

Kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasının ardından yürürlüğe girmesiyle birlikte, mülkiyet hakkına dayalı tazminat taleplerinin önü açılacak ve benzer durumlarla karşı karşıya kalan taşınmaz sahipleri daha etkin bir hukuki koruma elde edebilecek.

30.4.2025

ND 12/25

Hukuki El Atma Kapsamında Taşınmaz Malikleri Tarafından Mülkiyet Hakkından Kaynaklı Bedele İlişkin Açılacak Davaları Düzenleyen Kurala İlişkin İtiraz Başvurusu Hakkında Karar

Anayasa Mahkemesi 16/1/2025 tarihinde E.2024/135 numaralı dosyada, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na 6745 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle eklenen ek 1. maddenin birinci fıkrasına 7421 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle eklenen üçüncü cümlenin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, iptal hükmünün kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar vermiştir.

İtiraz Konusu Kural

İtiraz konusu kuralın da yer aldığı fıkranın birinci cümlesinde; uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içinde imar programlarının veya imar uygulamalarının yapılacağı ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazların ilgili idarelerce kamulaştırılacağı veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliğinin yapılacağı veya yaptırılacağı düzenlenmiştir. İtiraz konusu kuralda ise birinci cümlede açıklanan işlemlerin yapılmaması hâlinde taşınmazların malikleri tarafından mülkiyet hakkından kaynaklı bedele ilişkin olarak sorumlu idare aleyhine adli yargıda dava açılabileceği öngörülmüştür.

Başvuru Gerekçesi

Başvuru kararında özetle; itiraz konusu kuralla mülkiyet hakkından kaynaklı bedele ilişkin davaların adli yargıda açılmasının öngörüldüğü, imar planlarının yapılması ve uygulanmasının idari işlem niteliğinde olduğu, bu itibarla söz konusu davalarda idari yargının görevli olması gerektiği belirtilerek kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Anayasa’nın 46. maddesinin birinci fıkrasında kamulaştırmanın taşınmazın gerçek karşılığının ödenmesi şartıyla kullanılabilecek bir yetki olduğu hükme bağlanmıştır. Bu bağlamda, taşınmazın gerçek karşılığının ödenmesi malikler lehine özel bir güvence niteliğinde olup aynı zamanda ölçülülük ilkesinin de bir gereğidir.

Kamulaştırmasız el atmanın bir görünümü olan hukuki el atma durumunda mevzuatta öngörülen süre içinde idarece kamulaştırma veya kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar işlemlerinin yapılmaması hâli ortaya çıkmaktadır. Buna göre kamulaştırmasız el atma sebebiyle mahkemelerce taşınmazın değerine ilişkin olarak hükmedilen bedel hukuka aykırı olarak ortaya çıkan durumun telafi edilmesi suretiyle tasfiyesini amaçlamaktadır. Bu bakımdan yalnızca mahkemelerce kamulaştırmasız el atma sebebiyle bedele hükmedilmesi değil hükmedilecek bedelin bir an evvel hak sahiplerine ödenmesi de hukuka aykırı durumun ortadan kaldırılmasının bir gereğidir.

İtiraz konusu kuralda ise kamulaştırma işlemlerine ilişkin olağan hukuki süreç tersine çevrilerek dava açma külfeti taşınmazına kamulaştırmasız el atılan malike yüklenmektedir. Ayrıca mahkeme kararlarıyla hükmedilen taşınmazın gerçek karşılığının peşin ödenmesi şartının yerine getirilmesi sağlanmadan taşınmaz malikine ait tapu kaydının iptali ile davalı idare adına tesciline karar verilmesi hâlinde gerçek anlamda bir telafiden veya tasfiyeden bahsedilmesi mümkün olmayacaktır. Zira Anayasa’nın 46. maddesinin birinci fıkrası -anılan maddenin ikinci fıkrasında belirtilen istisnai durumlar hariç- gerçek karşılığı peşin ödenmedikçe taşınmazın kamulaştırılmasına, diğer bir ifadeyle idare adına tesciline imkân tanımamaktadır. Hükmedilen bedelin malike ödenmesi sağlanmadan taşınmazın idare adına tescil edilmesini önleyen herhangi bir güvence getirilmeden tasfiye amaçlı düzenlemenin Anayasa’nın 46. maddesindeki gereklilikleri karşıladığı söylenemez.

Bu itibarla kuralın, Anayasa’nın sözüne açıkça aykırı olan kamulaştırmasız el atma uygulamasını olağanlaştırıp hukukileştirdiği ve kamulaştırmasız el atmayı, kamulaştırmaya alternatif olarak başvurulabilecek bir hukuksal araç olarak kabul ettiği izlenimi oluşmaktadır. Oysa idareyi Anayasa’nın 46. maddesinde öngörüldüğü şekliyle kamulaştırma yapma yükümlülüğünden kurtaracak herhangi bir usul Anayasa’nın sözüne aykırı olacaktır.

Dolayısıyla imar planlarında umumi hizmetlere ayrılan taşınmazlara ilişkin olarak idarelere, kamulaştırma yapmak yerine kamulaştırma için Anayasa’da belirtilen ilkelere aykırı olarak taşınmazları elde etme imkânı tanıyan kuralın Anayasa’nın sözüyle bağdaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kuralın Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir. 

İçeriklerimiz

Yargıtay’dan Emsal Karar: Müteselsil Sorumlulukta Kusur Oranına Bakılmadan Tazminat Ödenir  - mueteselsil-sorumlulukta-kusur-oranina-bakilmadan-tazminat

Yargıtay’dan Emsal Karar: Müteselsil Sorumlulukta Kusur Oranına Bakılmadan Tazminat Ödenir

Müteselsil sorumlulukta davalılar, zarar görene karşı kusur oranlarına bakılmaksızın tüm zarardan sorumludur. Kusur oranları sadece kendi aralarındaki rücu ilişkisine konu olabilir...

Çoklu Zarar – Tek Poliçe: Bölge Adliye Mahkemesinden Garameten Dağıtım İçtihadı !! - coklu-zarar-tek-police-garameten-dagitim-sigorta

Çoklu Zarar – Tek Poliçe: Bölge Adliye Mahkemesinden Garameten Dağıtım İçtihadı !!

Zarar gören birden fazla kişi varsa, sigortacının poliçe limiti, zarar görenler arasında adil şekilde paylaştırılır. Mahkemelerce garame hesabı yapılması zorunludur.

Yargıtay’dan Emsal Karar – Tahliye Taahhüdü, Kira Sözleşmesinden Sonraki Gün Düzenlendiyse Geçerlidir  - kira-avukati-tahliye-taahhuedue-kira-soezlesmesinden-sonraki-guen-duezenlendiyse-gecerlidir

Yargıtay’dan Emsal Karar – Tahliye Taahhüdü, Kira Sözleşmesinden Sonraki Gün Düzenlendiyse Geçerlidir

Kira sözleşmesinden sonra verilen tahliye taahhüdü, kiracının serbest iradesiyle düzenlenmiş sayılır. Tarihine itiraz eden kiracı, iddiasını güçlü delille ispatlamak zorundadır.

Koltuk Sigortası ile Sorumluluk Sigortası Arasındaki Fark – Yargıtay Kararı - zorunlu-ferdi-koltuk-sigortasi-ile-sorumluluk-sigortasi-arasindaki-fark

Koltuk Sigortası ile Sorumluluk Sigortası Arasındaki Fark – Yargıtay Kararı

Yargıtay, koltuk sigortasından yapılan ödemenin, ZMSS kapsamındaki işleten sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağına hükmetti.

Anayasa Mahkemesi: Arabulucunun Hatası İşçiye Yüklenemez - anayasa-mahkemesi-arabulucunun-hatasi-isciye-yueklenemez

Anayasa Mahkemesi: Arabulucunun Hatası İşçiye Yüklenemez

Anayasa Mahkemesi, arabulucunun hatası nedeniyle işçinin davasının reddedilmesini mahkemeye erişim hakkının ihlali saydı. Karar, 1 Temmuz 2025’te Resmî Gazete’de yayımlandı.

Sanığın Paylaşımı Reddettiği Durumlarda Bilirkişi İncelemesi Yapılmadan Hüküm Kurulamaz - paylasimi-reddettigi-bilirkisi-incelemesi-huekuem-kurulamaz

Sanığın Paylaşımı Reddettiği Durumlarda Bilirkişi İncelemesi Yapılmadan Hüküm Kurulamaz

Sanık, paylaşımı kendisinin yapmadığını beyan etmişse, Yargıtay 8. CD, E. 2022/4941, K. 2024/9427, 09.12.2024 kararına göre teknik bilirkişi incelemesi şarttır.

Danıştay’dan Emsal Karar: Görev Değişikliğinde Vekâlet Ücreti Davacıya Yüklenemez - danistay-dan-emsal-karar-goerev-degisikliginde-vekalet-uecreti-davaciya-yueklenemez

Danıştay’dan Emsal Karar: Görev Değişikliğinde Vekâlet Ücreti Davacıya Yüklenemez

Danıştay 6. Daire, görevsizlik kararının nedeni yasa değişikliği ise, davacı aleyhine vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğine karar vererek emsal nitelikte önemli bir içtihat oluşturd...

Yargıtay’dan Belirsiz Alacak Davalarına Net Sınır: Ek Dava Derdestlik Nedeniyle Reddedilir - belirsiz-alacak-davalarina-ek-dava-derdestlik-

Yargıtay’dan Belirsiz Alacak Davalarına Net Sınır: Ek Dava Derdestlik Nedeniyle Reddedilir

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’ne göre; belirsiz alacak davasıyla alacağın tamamı dava konusu edilmiş sayılır. Aynı alacak kalemleri için açılan ek dava derdestlik nedeniyle usulden red...

Adres
BALGAT MAH. DOKTOR SADIK AHMET CADDESİ KREŞ APT. NO:49/1 ÇANKAYA ANKARA

İletişim Formu

YASAL UYARI

Bu sitede bulunan her türlü bilgi, yazı ve yapılan açıklamalar 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında bilgilendirme amaçlı olup reklam amacı taşımaz. Bu nedenle, haksız rekabet yaratıldığı şeklinde yorumlanmamalıdır. Ziyaretçiler ve Müvekkillerin, Sitede yayımda olan bilgiler nedeniyle zarara uğradıkları iddiası bakımından Hukuk Büromuz herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir.