Aşkın Sigortada Zamanaşımı: Prim İadesi Talebi Ne Zaman Başlar?

Aşkın Sigortada Zamanaşımı: Prim İadesi Talebi Ne Zaman Başlar?
9 Temmuz 2025

Aşkın Sigortada Zamanaşımı: Prim İadesi Talebi Ne Zaman Başlar?

Sigorta Hukukunda zaman zaman karşılaşılan Aşkın Sigorta durumunda, fazla ödenen primlerin iadesiyle ilgili olarak hangi tarihten itibaren zamanaşımı süresinin başlayacağı tartışmalı bir konu olmuştur. Bu konuda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.12.2022 tarihli kararı önemli bir içtihat niteliği taşımaktadır.

Somut olayda, bir banka, kredi borçlusuna ait mallar üzerine yangın sigortası yaptırmış ve bu sigorta bedeli, malın gerçek değerini aşmıştır. Banka, bu fazla sigorta bedelinden kaynaklanan fazla primleri geri almak için dava açmıştır. Banka, aşkın sigorta durumunu sigorta şirketinden 05.04.2004 tarihinde gelen bir yazıyla öğrendiğini belirterek, bu tarihin zamanaşımını kesen bir borç ikrarı olduğunu ileri sürmüştür. Ancak Yargıtay, bu savunmayı kabul etmemiştir.

Yargıtay Kararına göre, aşkın sigorta halinde fazla tahsil edilen primlerin iadesi talebi, sigorta sözleşmesine dayalı bir alacak niteliğindedir ve 6762 sayılı eski Türk Ticaret Kanunu’nun 1268. maddesi gereği iki yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Daha da önemlisi, bu iki yıllık sürenin başlangıç noktası primin ödendiği tarihtir. Yani sigorta ettiren kişi, fazla prim ödediğini fark etsin ya da etmesin, ödeme yaptığı andan itibaren alacağı muaccel hale gelir ve zamanaşımı işlemeye başlar.

Banka her ne kadar sigorta şirketinin gönderdiği yazının geçmişe yönelik bir borç ikrarı olduğunu ve zamanaşımını kestiğini iddia etmiş olsa da, Yargıtay bu yazının geçmiş poliçelerle ilgili açık bir borç kabulü olmadığını belirterek bu savunmayı reddetmiştir. Mahkemeye göre söz konusu yazı, yalnızca ileriye dönük olarak sigorta değerinin yeniden belirlendiğini bildiren bir açıklamadır ve geçmiş dönem primlerine ilişkin bir borç ikrarı içermemektedir.

Sonuç olarak Yargıtay, fazla primlerin iadesine ilişkin talebin, primlerin peşin ödendiği tarihlerden itibaren iki yıl içinde ileri sürülmesi gerektiğine ve sigorta şirketinden gelen yazının zamanaşımını kesmediğine karar vermiştir. Bu karar, sigorta ettiren bakımından oldukça önemli sonuçlar doğurmaktadır. Çünkü sigorta ettiren kişi, fazla ödeme yaptığını yıllar sonra öğrense bile, iki yıllık süre çoktan dolmuş olabilir. Üstelik sigorta şirketinden gelen yazılar da açık bir borç ikrarı içermediği sürece zamanaşımını kesen bir etki yaratmayacaktır.

Bu durumda aşkın sigorta sebebiyle fazla prim ödeyenler, haklarını zamanında aramadıkları takdirde zamanaşımı nedeniyle taleplerini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalmaktadır. Yargıtay kararında, bu konuda hakkaniyet yönünden bazı zorluklar bulunsa da pozitif hukukun açık hükümlerine sadık kalınmıştır.

YARGITAY KARARI

Hukuk Genel Kurulu         2021/478 E.  ,  2022/1665 K.

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar, davacı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, ... Asliye Ticaret Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:


I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili; müvekkilinin kredi borçlusu olan dava dışı ... Tarım Ürünleri San. ve Tic. A.Ş.'nin risklerinin teminatı olarak ipotekli bulunan malların müvekkili ile davalı arasında akdedilen Yangın Kombine Sigorta Sözleşmesi ile sigortalandığını, davalı tarafından müvekkiline yazılan 05.04.2004 tarihli yazı ile 2001-2002 ile 2002-2003 dönemi için yapılan sigorta sözleşmelerinde aşkın sigorta bulunduğunun öğrenildiğini, belirtilen dönemlerde müvekkilinden fahiş sigorta bedeli üzerinden fazla prim tahsilatı yapıldığını, ihtarnameye rağmen fazla tahsil edilen primin müvekkiline ödenmediğini, oysa 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 1283. maddesi gereğince aşkın sigorta primlerinin iade edilmesi gerektiğini ileri sürerek 1.080.066,51TL alacağın reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili; dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, poliçe tecditlerinde enflasyon oranı dikkate alınarak sigorta bedel artışlarının belirlendiğini, poliçelerin yürürlükte olduğu sürede sigortalı dava dışı şirket ve sigorta ettiren konumundaki davacı tarafından sigorta bedeline itiraz edilmediğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 21.02.2013 tarihli ve 2011/41 E., 2013/16 K. sayılı kararı ile; davacı bankanın dain mürtehin sıfatı ve sorumluluğu nedeniyle 09.09.2001/2002 ve 09.09.2002/2003 dönemlerine ait belirlenen sigorta bedellerinin gerçek değerin üstünde olduğunu bilmesi gerektiği, zira davacı banka şubesinin aynı zamanda poliçelerin üretildiği acente olduğu ve bu bedellerin belirlenmesinde gerekli dikkat ve özeni göstererek aşkın sigorta yönünden davalı ... şirketine başvurması gerektiği, bu konuda talep haklarının 6762 sayılı TTK’nın 1268. maddesi gereğince poliçenin vade ithamından itibaren iki yıl da zamanaşımına uğrayacağının anlaşıldığı, bu durumda dava konusu edilen 09.09.2002 vadeli poliçenin 09.09.2004 tarihinde kadar, 09.09.2003 vadeli poliçenin ise 09.09.2005 tarihinde kadar aşkın sigortalandığının ve buna dayalı primlerin iadesinin talep edilmesi gerektiği hâlde davanın her iki poliçe yönünden 09.12.2005 tarihinde açılmakla taleplerin zamanaşımına uğramış olduğu, davacı bankanın aşkın sigortadan davalı ... şirketinin gönderdiği 05.04.2004 tarihli yazı ile haberdar olduğu ve zamanaşımının kesildiği konusundaki beyanlarına itibar edilemeyeceği, zira 6762 sayılı TTK’nın 1268. maddesinde bu şekilde bir istisna öngörülmeyip iki yıllık zamanaşımı süresinin açıkça sebepsiz yere alınmış prim veya sigorta bedelinin geri alınması alacakları da dahil denilmek suretiyle uygulanması gerektiğinin belirtildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuş; Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 18.12.2017 tarihli ve 2017/4933 E., 2017/7314 K. sayılı kararı ile kararın onanmasına karar verilmiştir. Bunun üzerine davacı vekili süresi içerisinde karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
8. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 07.11.2019 tarihli ve 2018/2295 E., 2019/6971 K. sayılı kararı ile; “…6762 sayılı TTK’nın 1268. maddesinde sebepsiz yere ödenmiş bulunan primin veya sigorta bedelinin geri alınması alacakları dahil sigorta mukavelesinden doğan bütün mutalebelerin, iki yılda müruruzamana uğrayacağı düzenlenmiştir. Ancak anılan hükümde zamanaşımı süresinin ne zaman başlayacağı hakkında bir hükme yer verilmemiştir. Bu durumda TTK’nın 1264. maddesi atfı gereği 818 sayılı BK’nın 128. maddesi (TBK’nın 149. maddesi) hükmüne bakmak gerekecektir. BK’nın 128. maddesinde zamanaşımının alacağın muaccel olduğu zamandan başlayacağı, alacağın muacceliyetinin bir ihbara tabi olması halinde ise zamanaşımının bu haberin verilebileceği günden itibaren cereyan edeceği belirtilmiştir. BK'nın 66. maddesinde ise, haksız surette mal iktisabından dolayı ikame olunacak davanın, mutazarrır olan tarafın verdiğini istirdada hakkı olduğuna ıttılaı tarihinden itibaren bir sene müruriyle ve her halde bu hakkın doğduğu tarihten itibaren on senenin müruriyle sakıt olacağı düzenlenmiştir. Yine aynı Yasa'nın 133/(1) maddesinde, borçlunun borcunu ikrarı zamanaşımını kesen sebepler arasında sayılmıştır.
Somut olayda, davacı 09.09.2001-09.09.2002 tarihli ... nolu ve 09.09.2002-09.09.2003 tarihli ... nolu poliçeler için ödenen fazla prim tutarının iadesini talep etmiştir. Poliçeler kapsamından prim ödemesi için taksitlendirme yapılmadığı ve primin peşin ödendiği anlaşılmaktadır. Davalı tarafından davacıya gönderilen 05.04.2004 tarihli yazıda ''..sigorta tespit çalışmaları sonucu ... şirketler grubunun bildirilen adresteki risklerinin bugünkü sigorta değeri olarak 39.526.200.000.000 TL belirlenmiştir. Aşkın sigortaya neden olmamak için, Tasfiye Halinde ... Bankası A.Ş dain mürtehinli olarak şirketinizden düzenlenen poliçenin sigorta bedeli (33.119.539.974.000 TL) arasındaki farkı oluşturan 6.406.660.026.000 TL sigorta bedeli üzerinden şubeniz partajından düzenlenen ... numaralı yangın poliçesinin yenilemesinin yapılabileceği '' belirtilmiştir.
Bu durumda, sigorta poliçelerinin prim ödemelerinin yapıldığı tarih itibari ile zamanaşımı süresinin başladığı ancak davalının ikrarını içeren 05.04.2004 tarihli yazı ile zamanaşımı süresinin kesildiği nazara alınarak, davalının zamanaşımı savunmasının buna göre değerlendirilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru olmamış, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüyle Dairemizin 18/12/2017 tarih 2017/4933 Esas, 2017/7314 Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, yukarıda anılan gerekçelerle mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 01.07.2020 tarihli ve 2020/111 E., 2020/367 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ek olarak, davalı tarafından davacıya gönderilen 05.04.2004 tarihli yazıda 09.09.2003/2004 döneminde yenilenen sigorta poliçesinde Tasfiye Hâlinde ... Bankası A.Ş. tarafından da daini mürtehinli olarak sigorta yapıldığının belirtildiği, dolayısıyla aşkın sigortanın bu dönemde meydana geldiğinin bildirildiği, belirtilen yazıda dava konusunu oluşturan 09.09.2001/2002 ve 09.09.2002/2003 dönemlerine ilişkin yapılan sigortalarda aşkın sigorta yapıldığına ve fazla prim tahsil edildiğine yönelik herhangi bir ikrarın bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.


II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı tarafından davacıya gönderilen 05.04.2004 tarihli yazının dava konusu alacak yönünden ikrar niteliğinde olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre dava konusu alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktalarında toplanmaktadır
III. GEREKÇE
12. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle somut olaya uygulanması gereken yasal düzenlemeler ile hukukî kavram ve kurumların ortaya konulmasında yarar vardır.
13. Zarar sigortalarının (mal ve sorumluluk sigortaları) amacı, rizikonun gerçekleşmesi hâlinde sigortalının maruz kaldığı veya kalacağı zararın tam olarak tazminini sağlamaktan ibarettir. Özellikle mal sigortalarında rizikonun gerçekleşmesi üzerine sigortalının alacağı tazminatın gerçek zararla sınırlı olması ve sigortalının hiçbir surette maruz kaldığı olay dolayısıyla haksız zenginleşme imkânına kavuşmaması gerekmektedir. Başka bir deyişle sigorta sözleşmesi bir kazanç sağlama aracı olmadığından sigortalının mal varlığında haksız bir artış meydana getirmemelidir. Zenginleşme yasağı olarak ifade edilen bu durum sayesinde sigorta sözleşmesi kazanç aracı olmaktan uzaklaşacaktır.
14. Zenginleşme yasağının sonucu olarak sigorta tam sigorta olarak yapılmalı; sigorta bedeli sigorta değerine eşit olmalıdır. Sigorta bedeli taraflarca kararlaştırılan, sigorta poliçesinde gösterilen ve rizikonun gerçekleşmesi hâlinde sigortacının ödeyeceği azami miktarı ifade eder. Sigorta değeri ise sigorta edilen menfaatin tam (rayiç ekonomik) değerini ifade eden bir kavramdır. Sigorta edilen menfaatin tam değeri ise rizikonun gerçekleştiği andaki değere karşılık gelmektedir. Sigorta sözleşmesi yapılırken sigorta değeri, sigorta bedelinin tespitine esas teşkil eder.
15. Zarar sigortalarında rizikonun gerçekleşmesi sonucu meydana gelen zarar, sigorta zararı olarak adlandırılır. Sigortacı, sigorta bedeli daha yüksek olsa bile riziko gerçekleştiğinde sigortalıya ancak uğradığı zararı ödemekle mükelleftir. Bu durum zenginleşme yasağının bir sonucudur. Başka bir deyişle zarar sigortalarında geçerli olan zenginleşme yasağı gereğince sigortacı sadece rizikonun gerçekleşmesi ile ortaya çıkan zararı ödemekle yükümlüdür.
16. Sigorta ettiren, sigorta sözleşmesi düzenlenirken genellikle sigorta ettirdiği malın değerini serbestçe tayin ettiği için rizikonun gerçekleşmesi hâlinde sigortalı malın gerçek kıymeti (sigorta değeri) sözleşmede yazılı olan meblağa (sigorta bedeli) eşit olmayabilir. Şayet sigorta bedeli, sigorta değerinden fazla ise aşkın sigorta var demektir. Bu takdirde sigortalı ancak sigorta değerini, başka bir deyişle rizikonun gerçekleşmesi ile maruz kaldığı zararı talep edebilir. Eğer sigorta bedeli, sigorta değerinden daha düşük ise eksik (menfaat değeri altında) sigorta söz konusu olur. Eksik sigorta durumunda kısmi zarar meydana gelmişse bu zararın sigorta bedeli ile sigorta değeri arasındaki orana göre kısmen tazmin edilmesi; tam zarar meydana gelmişse sigorta bedeli kadar kısmının tazmin edilmesi gerekmektedir.
17. Aşkın sigorta sözleşme yapılırken ortaya çıkabileceği gibi sigorta süresi içerisinde sigorta değerinin azalması ile sonradan da ortaya çıkabilir. Aşkın sigorta somut olaya uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nın 1283. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan madde; “Sigortacı, sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimsenin ancak hakikaten uğradığı zararı tazmine mecburdur. Sigorta bedeli sigorta olunan menfaatin değerini aşarsa sigortanın bu değeri aşan kısmı batıldır. Bu sebeple sigorta bedeli indirilir, sigorta priminin dahi ona tekabül eden kısmı indirilir ve primin fazla tahsil edilen kısmı geri verilir; şu kadar ki; menfaat değeri tarafların rey birliği ile seçtikleri bilirkişiler tarafından önceden takdir ve tahmin edilmiş ve taraflarca kabul olunmuşsa sigortacı bu değere itiraz edemez.” hükmünü haizdir. Buna göre aşkın sigortanın söz konusu olabilmesi için sigorta bedelinin sigorta olunan menfaatin değerini aşması; başka bir deyişle sigorta ettirenin, sigorta ettirdiği malı menfaat değerinin üzerinde sigorta ettirmesi gerekmektedir. Bu durumda aşkın sigorta var sayılır ve rizikonun gerçekleşmesini beklemeye gerek kalmadan sigorta bedelinin menfaat değerini aşan kısmı batıl sayılır. Batıl sayılan sigorta bedeli indirilir ve sigorta bedelinin buna tekabül eden kısmı da indirilmek suretiyle fazla tahsil edilmiş olan prim sigorta ettirene geri verilir.
18. Hemen belirtilmelidir ki başlangıçta yapılan aşkın sigorta, her an tespit edilebilir ve tespit eden tarafından ileri sürülerek sigorta bedelinin aşkın kısmı ve ona tekabül eden primin indirilmesi sağlanabilir. Sigorta süresi içerisinde tespit edilip indirimler yapılmadığı takdirde rizikonun gerçekleştiği andaki değerler esas alınarak sigortacının sorumluluğu ve prim alacağı tespit edilir.
19. Sigorta sözleşmelerine ilişkin yapılan fazla ödemelerin tabi olduğu zamanaşımı süresi 6762 sayılı TTK’nın 1268. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan madde; “Sebepsiz yere ödenmiş bulunan primin veya sigorta bedelinin geri alınması alacakları dahil sigorta mukavelesinden doğan bütün mutalebeler, iki yılda müruruzamana uğrar.” hükmünü haizdir. Buna göre 6762 sayılı TTK'nın 1268. maddesi gereğince, sebepsiz yere ödenmiş bulunan primin veya sigorta bedelinin geri alınması alacakları dâhil, sigorta sözleşmesinden doğan bütün talepler iki yılda zamanaşımına uğrar. Dolayısıyla gerek sigorta tazminatının ödenmesi gerekmeyen hâllerde (örneğin 6762 sayılı TTK m. 1278) tazminat ödeyen sigortacının iade talebi, gerekse sigorta bedeli menfaat değerini aştığı için aşan kısmın batıl sayıldığı aşkın sigorta durumunda fazla prim ödeyen sigorta ettirenin prim iadesi talebi, 6762 sayılı TTK’nın 1268. maddesindeki iki yıllık zamanaşımı süresine tâbi olacaktır.
20. Zamanaşımının işlemeye başlayacağı tarih ile ilgili olarak 6762 sayılı TTK’nın 1268. maddesinde herhangi bir belirleme yapılmamıştır. Ancak anılan maddenin Adliye Encümeni Gerekçesi'nde zamanaşımı süresinin 818 sayılı BK'da yer alan ilkelere göre işlemeye başlayacağı belirtilmiştir. Bu durumda 818 sayılı BK’nın 128. maddesi gereğince zamanaşımı, alacağın muaccel olduğu andan itibaren başlar. Bu itibarla sigortacının fazla ödediği tazminatın iadesi için açacağı davada zamanaşımı, sigortacının ödemeyi yaptığı tarihte muaccel olacak ve bu tarihten itibaren işlemeye başlayacak; sigorta ettirenin fazla prim ödemesinin iadesi talebi de primin ödendiği tarihte muaccel olacak ve bu tarihten itibaren zamanaşımına tâbi olacaktır. Zira fazla ödeme yapılması hâlinde, iade derhal talep edilebileceğinden (818 sayılı BK m. 74), zamanaşımının fazla ödeme (muacceliyet) tarihinden başlatılması, borçlar hukuku ilkelerine de uygun düşecektir. Kural olarak zamanaşımının işlemeye başlaması için alacaklının, alacağının muaccel olduğunu, hatta alacağı bulunduğunu dahi bilmesi gerekli değildir. Bu nedenle fazla prim ödediğini bilmeyen sigorta ettirenin, sonradan açacağı bir davada zamanaşımı defiyle karşılaşması söz konusu olabilir.
21. 6762 sayılı TTK’nın 1264/1 maddesi gereğince bu Kanun’un sigorta hukuku kitabında hüküm bulunmadıkça sigorta sözleşmeleri hakkında 818 sayılı BK hükümleri uygulanır. Bu kapsamda 6762 sayılı TTK’nın 1268. maddesi ile öngörülen zamanaşımı süresinin durması ve kesilmesi durumların da 818 sayılı BK’nın 132 ve 133. maddelerine göre belirlenmesi gerekir. 818 sayılı BK’nın 133/1 maddesi gereğince zamanaşımını kesen sebeplerden birisi de borçlunun borcunu ikrar etmesi; özellikle faiz veya mahsuben bir miktar para veya rehin yahut kefil verilmesidir.
22. Borçlunun borcunu ikrar etmesi, borçlunun borcunu kabule yönelik irade açıklaması hâlinde söz konusu olur. Borcu ikrar eden borçlunun, borcu kabul beyanının zamanaşımını keseceğini bilip bilmemesi önemli değildir. Ayrıca borç bizzat borçlu tarafından ikrar edilebileceği gibi temsilcisi tarafından da ikrar edilebilir. Borçlunun borcu ikrarı açık bir şekilde olabileceği gibi örtülü (zımni) de olabilir. Dolayısıyla hâl ve durumdan çıkan bir kabul iradesi de yeterli sayılmalıdır. Zira 818 sayılı BK’nın 133/1 maddesinde örtülü ikrar konusunda bazı örnekler verilmiş; özellikle faiz veya mahsuben bir miktar para veya rehin yahut kefil verilmesi örtülü ikrar olarak kabul edilmiştir. Borcun ikrarı ile zamanaşımı kesilir ve kural olarak kesilen ilk süre kadar yeni süre işlemeye başlar.
23. Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı tarafından kredi borçlusu olan dava dışı ... Tarım Ürünleri San. ve Tic. A.Ş.'nin ipotekli bulunan mallarının davalı arasında akdedilen Yangın Kombine Sigorta Sözleşmesi ile 09.09.2001/2002 ile 09.09.2002/2003 dönemi için sigortalandığı, sigorta primlerinin peşin olarak ödendiği, anılan sözleşmelerde sigorta ettirenin ve sözleşmeyi yapan acentenin davacı bankanın ... şubesi olduğu, ayrıca davacı bankanın ... şubesinin sözleşmede dain mürtehin olarak gösterildiği, sigortalının ise ... Tarım Ürünleri San. ve Tic. A.Ş. olduğu anlaşılmaktadır.
24. Davacı tarafından aynı şekilde 09.09.2003/2004 dönemi için de Yangın Kombine Sigorta Sözleşmesi yapılmış, sözleşmenin süresi içerisinde davalı tarafından davacıya gönderilen 17.12.2003 tarihli yazı ile; sigortalı şirketler grubunun malları nedeniyle 13.10.2003 tarihinde sigorta değeri tespit çalışmaları yapıldığı ve sigorta değerinin 39.526.200.000.000TL olarak belirlendiği, sigortalı şirketler grubu yönünden davacı bankanın ... şubesinin acente sıfatı olarak yer aldığı 26.08.2003/2004 dönemi için de İşyeri Paket Sigorta Poliçesinin Tasfiye Hâlinde ... Bankası A.Ş.’ye dain mürtehinli olarak 33.119.539.974.000TL bedelle düzenlendiği, aradaki farkı oluşturan 6.406.660.026.000TL sigorta bedeli üzerinden şubeniz partajından düzenlenen yangın poliçesinin 09.09.2003/2004 dönemi için yenilemesinin yapılabileceği belirtilmiştir. Bu kapsamda 09.09.2003/2004 dönemi için düzenlenen poliçe için 25.12.2003 tarihli zeyilname düzenlenmiş; bu zeyilnamede davalı adına ve hesabına acente sıfatıyla davacı bankanın ... şubesi yer almıştır.
25. Davacı bankanın Merkez Şubesi tarafından davalıya gönderilen 18.03.2004 tarihli yazı ile; 17.12.2003 tarihli yazı ile bildirilen 13.10.2003 tarihli tespit sonucu takdir edilen değerlerin ayrı ayrı bildirilmesi ile bu kıymetlerin önceki değerlerine göre meydana gelen azalma gerekçesi yazılı olarak talep edilmiştir. Bunun üzerine Özel Daire bozma kararında belirtilen, davalı tarafından davacıya gönderilen 05.04.2004 tarihli yazıda; 09.09.2002/2003 dönemi sigorta poliçesinin yenilenmesi sırasında Tasfiye Hâlinde ... Bankası A.Ş. tarafından da dain mürtehinli olarak aynı sigortalı şirketler grubu yönünden sigorta yapıldığı, bu kapsamda sigorta bedelinin tespitine ihtiyaç duyulduğu, sigorta bedeli tespit çalışmaları sonucunda anılan sigortalı şirketler grubunun bildirilen adresteki bugünkü sigorta değerinin 39.526.200.000.000TL olarak belirlendiği, aşkın sigortaya neden olmamak için Tasfiye Hâlinde ... Bankası A.Ş. dain mürtehinli olarak düzenlenen poliçenin sigorta bedeli (33.119.539.974.000TL) arasındaki farkı oluşturan 6.406.660.026.000TL sigorta bedeli üzerinden şubeniz partajından düzenlenen yangın poliçesinin 09.09.2003/2004 dönemi için 25.12.2003 tarihli zeyilnamenin düzenlendiği belirtilmiştir.
26. Görüldüğü üzere davacı tarafından 09.09.2003/2004 dönemi için yaptırılan Yangın Kombine Sigorta Sözleşmesi’nin süresi içerisinde davalı tarafından davacıya gönderilen 17.12.2003 tarihli ve 05.04.2004 tarihli yazılar ile bu dönemde ayrıca Tasfiye Hâlinde ... Bankası A.Ş.’nin dain mürtehin olduğu başka bir sigorta sözleşmesi yapıldığının belirtildiği, dolayısıyla aşkın sigortanın bu dönemde meydana geldiğinin bildirildiği, belirtilen yazıda dava konusunu oluşturan 09.09.2001/2002 ve 09.09.2002/2003 dönemlerine ilişkin yapılan sigortalarda aşkın sigorta yapıldığına ve fazla prim tahsil edildiğine yönelik herhangi bir ikrarın bulunmadığı anlaşılmaktadır.
27. Yukarıda bahsedildiği üzere aşkın sigorta iddiası karşısında sigorta ettirenin fazla prim ödemesinin iadesi talebi primin ödendiği tarihte muaccel olacak ve bu tarihten itibaren zamanaşımının işleyecek olması karşısında, 09.09.2001/2002 dönemine ilişkin sigorta priminin tamamının 09.09.2001 tarihinde peşin olarak ödendiği, 09.09.2002/2003 dönemine ilişkin sigorta priminin tamamının ise 09.09.2002 tarihinde peşin olarak ödendiği gözetildiğinde primlerin ödendiği tarihte zamanaşımı başlayacaktır. Ayrıca davalı tarafından davacıya gönderilen 17.12.2003 tarihli ve 05.04.2004 tarihli yazılarda söz konusu sigortalarda aşkın sigorta yapıldığına ve fazla prim tahsil edildiğine yönelik herhangi bir ikrar bulunmaması nedeniyle zamanaşımının kesilmesi de söz konusu değildir. Dolayısıyla eldeki davanın 09.12.2005 tarihinde açıldığı gözetildiğinde her iki poliçe yönünden davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığı aşikârdır.
28. Bu itibarla aşkın sigorta, sözleşme yapılırken ortaya çıkabileceği gibi sigorta değerinin azalması ile sonradan da ortaya çıkabileceği, 09.09.2001/2002 ve 09.09.2002/2003 dönemlerine ilişkin sigorta poliçelerinde davacının hem sigorta ettiren, hem acente hem de dain mürtehin olduğu, dolayısıyla bu poliçelerde sigorta bedelinin sigorta ettiren konumundaki davacı banka tarafından belirlendiği, aşkın sigorta iddiası karşısında sigorta ettirenin fazla prim ödemesinin iadesi talebinin primin ödendiği tarihte muaccel olacağı, davalı tarafından davacıya gönderilen 17.12.2003 tarihli ve 05.04.2004 tarihli yazıların zamanaşımını kesen borcu kabule yönelik ikrar niteliğinde olmadığı hususları hep birlikte değerlendirildiğinde direnme kararının usul ve yasaya uygun olduğu kabul edilmelidir.
29. O hâlde mahkemece yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden usul ve yasaya uygun direnme kararının onanması gerekmiştir.


IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,
Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 06.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

İçeriklerimiz

Aşkın Sigortada Zamanaşımı: Prim İadesi Talebi Ne Zaman Başlar? - askin-sigortada-zamanasimi-prim-iadesi

Aşkın Sigortada Zamanaşımı: Prim İadesi Talebi Ne Zaman Başlar?

Yargıtay’a göre, aşkın sigortada prim iadesi talebi, ödemenin yapıldığı tarihte muaccel olur ve iki yıllık zamanaşımı bu tarihten itibaren başlar.

Sürekli İş Göremezlik Tazminatında AGİ Hesaba Katılmalı mı? - suerekli-is-goeremezlik-tazminatinda-agi-hesaba-katilmali-mi

Sürekli İş Göremezlik Tazminatında AGİ Hesaba Katılmalı mı?

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 10.02.2025 tarihli 2023/2944 E., 2025/2078 K. sayılı kararında AGİ dahil edilerek yapılan tazminat hesabını eksik inceleme sayarak kararı bozmuştur.

Araçtan Atlayan Yolcunun Ölümünde Sorumluluk Kimde?  - aractan-atlayan-yolcunun-oeluemuende-sorumluluk-kimde

Araçtan Atlayan Yolcunun Ölümünde Sorumluluk Kimde?

Araçtan atlayan yolcunun ölümü durumunda işletenin kusuru, kapı bozukluğu ve taşıma şekliyle değerlendirildi. Devamı için buraya tıklayın !!

Yargıtay’dan Emsal Karar: Müteselsil Sorumlulukta Kusur Oranına Bakılmadan Tazminat Ödenir  - mueteselsil-sorumlulukta-kusur-oranina-bakilmadan-tazminat

Yargıtay’dan Emsal Karar: Müteselsil Sorumlulukta Kusur Oranına Bakılmadan Tazminat Ödenir

Müteselsil sorumlulukta davalılar, zarar görene karşı kusur oranlarına bakılmaksızın tüm zarardan sorumludur. Kusur oranları sadece kendi aralarındaki rücu ilişkisine konu olabilir...

Çoklu Zarar – Tek Poliçe: Bölge Adliye Mahkemesinden Garameten Dağıtım İçtihadı !! - coklu-zarar-tek-police-garameten-dagitim-sigorta

Çoklu Zarar – Tek Poliçe: Bölge Adliye Mahkemesinden Garameten Dağıtım İçtihadı !!

Zarar gören birden fazla kişi varsa, sigortacının poliçe limiti, zarar görenler arasında adil şekilde paylaştırılır. Mahkemelerce garame hesabı yapılması zorunludur.

Yargıtay’dan Emsal Karar – Tahliye Taahhüdü, Kira Sözleşmesinden Sonraki Gün Düzenlendiyse Geçerlidir  - kira-avukati-tahliye-taahhuedue-kira-soezlesmesinden-sonraki-guen-duezenlendiyse-gecerlidir

Yargıtay’dan Emsal Karar – Tahliye Taahhüdü, Kira Sözleşmesinden Sonraki Gün Düzenlendiyse Geçerlidir

Kira sözleşmesinden sonra verilen tahliye taahhüdü, kiracının serbest iradesiyle düzenlenmiş sayılır. Tarihine itiraz eden kiracı, iddiasını güçlü delille ispatlamak zorundadır.

Koltuk Sigortası ile Sorumluluk Sigortası Arasındaki Fark – Yargıtay Kararı - zorunlu-ferdi-koltuk-sigortasi-ile-sorumluluk-sigortasi-arasindaki-fark

Koltuk Sigortası ile Sorumluluk Sigortası Arasındaki Fark – Yargıtay Kararı

Yargıtay, koltuk sigortasından yapılan ödemenin, ZMSS kapsamındaki işleten sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağına hükmetti.

Anayasa Mahkemesi: Arabulucunun Hatası İşçiye Yüklenemez - anayasa-mahkemesi-arabulucunun-hatasi-isciye-yueklenemez

Anayasa Mahkemesi: Arabulucunun Hatası İşçiye Yüklenemez

Anayasa Mahkemesi, arabulucunun hatası nedeniyle işçinin davasının reddedilmesini mahkemeye erişim hakkının ihlali saydı. Karar, 1 Temmuz 2025’te Resmî Gazete’de yayımlandı.

Adres
BALGAT MAH. DOKTOR SADIK AHMET CADDESİ KREŞ APT. NO:49/1 ÇANKAYA ANKARA

İletişim Formu

YASAL UYARI

Bu sitede bulunan her türlü bilgi, yazı ve yapılan açıklamalar 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında bilgilendirme amaçlı olup reklam amacı taşımaz. Bu nedenle, haksız rekabet yaratıldığı şeklinde yorumlanmamalıdır. Ziyaretçiler ve Müvekkillerin, Sitede yayımda olan bilgiler nedeniyle zarara uğradıkları iddiası bakımından Hukuk Büromuz herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir.