Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 04.02.2020 tarihli, 2019/1079 E. ve 2020/1071 K. sayılı kararına göre, şikâyete tabi suçlarda şikâyetten usulüne uygun şekilde vazgeçen bir kişi, daha sonra tekrar şikâyetçi olsa bile bu beyanın hukuki bir geçerliliği bulunmamaktadır.
Şikâyetten vazgeçme, ceza yargılamasında önemli sonuçlar doğuran tek taraflı bir irade beyanıdır. Bu beyan geri alınamaz niteliktedir. Dolayısıyla, şikâyetçi kişi kararını dikkatle vermeli ve olası hukuki sonuçları göz önünde bulundurmalıdır. Aksi halde, yeniden şikâyet yoluna gitmeye çalışmak, süreci değiştirmeyeceği gibi hukuken de sonuç doğurmaz.
Bu karar, şikâyet hakkının nasıl kullanılması gerektiğine ve vazgeçmenin bağlayıcılığına dair önemli bir içtihat niteliğindedir.
Şikâyete tabi suçlarda; şikâyetten vazgeçen kişi daha sonra tekrar şikayetçi olamaz. Şikâyetten vazgeçmeden sonra tekrar şikayetçi olmak hukuki sonuç doğurmaz. Yargıtay 12. CD, E. 2019/1079, K. 2020/1071, 04.02.2020
YARGITAY KARARI:
12. Ceza Dairesi 2019/1079 E. , 2020/1071 K.
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle Yaralama
Hüküm : TCK'nın 89/1, 89/2-e, 27/1, 62/1, 52/2-4, 54. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin sübuta, eksik incelemeye, lehe hükümlerin uygulanması gerektiğine ve sair nedenlere ilişkin, katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Dosya kapsamına göre, olay günü katılanın üç arkadaşı ile birlikte sanığın çalıştığı kuaför dükkanının önüne geldiği, tarafların arasında çıkan tartışma neticesinde sanığın elinde bulunan kuaför makasını katılana doğru sallaması neticesinde makasın katılanın koltuk altına isabet ettiği ve hayati tehlike geçirecek şekilde yaralanmasına neden olduğu olayda, meşru savunmada kast olmaksızın sınırın aşılması halinin söz konusu olmayacağı, sanığın yüklenen eylemin kasten yaralama suçunu oluşturduğu anlaşılmakla, sanık hakkında uygulama yeri olmayan TCK'nın 27. maddesinin uygulanması,
Kabule göre de;
Sanığın üzerine atılı taksirle yaralama suçunun TCK'nın 89/5. maddesine göre soruşturulmasının ve kovuşturulmasının şikayete bağlı olduğu, kaza neticesinde yaralanan mağdurun 07.11.2014 tarihinde saat 13.45'te zorunlu vekil eşliğinde kollukça alınan beyanında şikayetçi olmadığını belirttiği, aynı gün saat 15.05'te tekrar kolluğa gelerek şikayetçi olduğunu belirttiği ancak şikayetten vazgeçmeden sonra tekrar şikayetçi olmanın hukuki sonuç doğurmayacağı, ayrıca olayda bilinçli taksir halininde de bulunmadığı anlaşılmakla, sanık hakkındaki kamu davasının şikayet yokluğu sebebiyle düşmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmiş olması,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi ve halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 04/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.