Kesin Süre Sonrası Yatırılan Bilirkişi Ücretinin Kabulü: Usul Ekonomisi ve Makul Sürede Yargılama Hakkı

Kesin Süre Sonrası Yatırılan Bilirkişi Ücretinin Kabulü: Usul Ekonomisi ve Makul Sürede Yargılama Hakkı
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 2024/889 E. ve 2025/1067 K. sayılı kararı, yargılamada kesin süreden sonra ancak bir sonraki duruşmadan önce yatırılan bilirkişi ücretinin (delil avansının) nasıl değerlendirilmesi gerektiğine dair önemli bir içtihat niteliği taşımaktadır.
Mahkeme, somut olayda davacıya verilen kesin sürede delil avansının yatırılmamış olmasına rağmen, bir sonraki celse gününden önce yatırılmış olması nedeniyle bu durumun duruşmanın ertelenmesine yol açmadığını ve yargılamanın uzamasına sebebiyet vermediğini vurgulamıştır. Kararda özellikle şu noktalara dikkat çekilmiştir:
- HMK m.324 uyarınca taraflar, talep ettikleri delilin ikamesi için belirlenen avansı kesin sürede yatırmakla yükümlüdürler. Aksi hâlde bu delilden vazgeçilmiş sayılırlar.
- Ancak kesin sürenin amacı, davaların uzamasını engellemek ve makul sürede sonuçlanmasını sağlamaktır.
- Somut olayda bilirkişi raporunun düzenlenmesi, taraflara tebliği ve itiraz süreleri dikkate alındığında, avansın geç yatırılması duruşmayı geciktirmemiştir.
- Bu nedenle, usul ekonomisi ve AİHS m.6/3’te güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkı gözetilerek, dosyanın bilirkişiye tevdi edilmesi ve delilin toplanarak karar verilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Sonuç olarak, Bölge Adliye Mahkemesi, ilk derece mahkemesinin davacıyı bilirkişi delilinden vazgeçmiş sayarak davayı reddetmesini eksik inceleme olarak değerlendirmiş ve kararı kaldırmıştır. Bu karar, uygulamada sıkça karşılaşılan ve usuli kazanılmış hak – usul ekonomisi dengesini ilgilendiren durumlar açısından emsal niteliktedir.
İÇTİHAT METNİ:
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2024/889
KARAR NO : 2025/1067
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö LGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/03/2024
NUMARASI : 2023/681 E. 2024/216 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 10.07.2025
KARAR YAZIM TARİHİ : 10.07.2025
Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05.03.2024 gün ve 2023/681 E. 2024/216 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye ... tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacıya ait davalı nezdinde kasko sigortalı aracın karıştığı trafik kazası neticesinde zarar gördüğünü, davalının zararı karşılama yükümlülüğü bulunduğunu, yapılan delil tespiti neticesinde zararın tespit edildiğini, başvurunun sonuçsuz kaldığını, belirterek; hasar bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davaya konu aracın davalı nezdinde kasko poliçesi ile sigortalı olduğunu, olay tarihinde frenlerinin boşalması ile devrilerek yan tarafına yatması sonucu gerçekleşen maddi hasarlı ve yaralamalı kazada sigortalı aracın ruhsatında belirtilen taşıma haddinden fazla yük ve yolcu taşıması sırasında meydana gelen ve münhasıran aracın istiap haddinin aşılmasından kaynaklanan zararlar poliçe teminatı dışında olduğunu, tazminat koşullarının oluşmadığını, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 05/12/2023 tarihli mahkememiz ara kararı ile bilirkişi delil avansına dair davacı vekiline ihtarat yapıldığı, buna rağmen davacı vekilince kesin süre içerisinde bilirkişi delil avansının verilen kesin süre içerisinde yatırılmadığı bundan dolayı davacı tarafın bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı, geç yatırılan delil avansının yatırılan süre, bilirkişi raporu için verilecek süre raporun tebliği, tarafların rapora beyan süreleri bir arada değerlendirildiğinde yargılamanın uzamasına sebebiyet vereceği, mahkemece kurulan kesin süre ihtarını içeren ara karar gereği süresinde ara kararın yerin getirilmediği ve bu hususun davalı tarafça kazanılmış hak mahiyetinde olduğu, dosyadaki mevcut belgeler ve yargılama aşamasına göre davacının davasını ispat edemediği, belirtilerek; davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, davacı adına kayıtlı ve davalı sigorta şirketi nezdinde olay tarihinde geçerli kasko sigorta poliçesi ile sigortalı aracın araç taşıma faaliyetleri esnasında kontrolden çıkarak yol kenarına devrilerek ağır hasar aldığını, davalıya yapılan başvuruya rağmen zararın karşılanmadığını, delil avasının 11.12.2023 tarihinde yatırıdlığında bir sonraki duruşmaya kadar yaklaşık 4 aylık bir süre bulunduğunu, makemece bilirkişiye inceleme için 6 haftalık süre verildiğini, raporun tebliği ile tarafların 2 haftalık beyan süresi dahil edildiğinde yaklaşık 2 aylık sürenin yeterli olduğunu, yargılamanın uzamasına sebebiyet verilmediğini, mahkemenin bilirkişi ücretinin yatırılmamış olması nedeniyle bilirkişi incelemesinden vazgeçilmiş sayılmasına ilişkin arar kararına itiraz edildiğini, yalnızca bir hafta geç yatırılan delil avansı ile yargılama geciktirilmediğini, davanın ikame edilmesinden önce düzenlenmiş delil tespiti raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, poliçenin varlığı ile rizikonun meydana geldiğinin davacı tarafından ispat edildiğini, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası nedeni ile davacının aracında oluşan zararın kasko sigorta poliçesi kapsamında tazmini istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
1.Dairemizce HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2.6100 sayılı HMK'nın delil ikamesi için avans başlıklı 324. maddesinin birinci fıkrasında; taraflardan herbiri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin sürede yatırmak zorunda oldukları, taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak ödeyecekleri düzenlendikten sonra, ikinci fıkrasında; tarafların bu yükümlülüğü yerine getirmemeleri halinde talep ettikleri delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılacakları öngörülmüştür.
3.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesinde hukuki dinlenilme hakkı düzenlenmiştir. Buna göre, davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle hakim, tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremeyecektir.
4.6100 sayılı HMK'nun 274. Maddesinde basit yargılama usulüne tabi davalarda bilirkişi raporunun hazırlanması içi verilecek sürenin iki ayı geçemeyeceği, talep üzerine iki ay daha uzatılabileceği, 280. maddesinde bilirkişi raporunun birer örneğinin 177/2. maddesinde ise ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa bu yazılı talep veya tutanak örneğinin taraflara tebliğ edileceği, aynı Kanun'un 281. maddesinde; tarafların bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde raporda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebileceği hükme bağlanmıştır.
5.Eldeki dava dosyası kapsamında, ilk derece mahkemesice 17.11.2023 tarihli celse ara kararı ile dosyanın bilirkişiye tevdi ile bilirkişi raporu alınması için eksik delil avansını tamamlamak üzere davacı tarafa kesin süre verilerek usulüne uygun şekilde ihtar yapılmış ve bir sonraki duruşma 05.03.2024 tarihine bırakılmıştır. Davacı tarafça verilen kesin süreden sonra ancak bir sonraki duruşmanın bırakıldığı tarihten önce 11.12.2023 tarihinde delil avası tamamlatılmış ise de mahkemece 05.12.2023 tarihli ara karar ile kesin süre içerisinde delil avansının yatırılmamış olması nedeniyle davacı tarafın bu delile başvurmaktan sarfınizar edilmiş sayıldığı kabul edilerek, dosyadaki mevcut belgeler ve yargılama aşamasına göre davacının davasını ispat edemediği cihetiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
6.6100 sayılı HMK'da öngörülen süreler, nitelikleri bakımından, taraflar için ve mahkemeler için konulmuş süreler olmak üzere ikiye, taraflar için konulmuş süreler ise kanunda belirtilen süreler ve hakim tarafından belirtilen süreler olmak üzere ikiye ayrılır. Kanunda belirtilen süreler; kanun tarafından öngörülmüş (cevap süresi, temyiz süresi gibi) süreler olup, bu süreler kesindir ve işlemin kanuni süresi içinde yapılıp yapılmadığı, mahkemece re’sen gözetilir. Hakimin tespit ettiği süreler ise kural olarak kesin değildir. Hakim, kendi tayin etmiş olduğu süreyi, 6100 sayılı Kanunun 90/2. maddesine göre iki tarafı dinledikten sonra haklı nedenlere dayanarak, azaltıp çoğaltabilir ve bu sürenin, kesin olduğuna da karar verebilir. (HMK m.94/2). Hakimin verdiği sürenin kesin olması için ya hakimin kesin olduğunu belirtmeksizin verdiği ilk sürede işlemin yapılmaması nedeniyle ilgili tarafın yeniden süre talep hakkının varlığı karşısında, bu talep üzerine hakimin verdiği ikinci sürenin kanundan kaynaklanan şekilde kesin olması (HMK 94/2); ya da hakimin tayin ettiği ilk sürenin kesin olduğuna karar vermiş olması gerekir. Hakimin tayin ettiği bu ilk sürenin kesin süre olarak hukuki sonuç doğurabilmesi için, buna ilişkin ara kararının kanuna ve içtihatlara uygun şekilde oluşturulması, hiçbir tereddüde yer vermeyecek derecede açık olması ve kesin süreye uyulmamasının sonuçlarının ilgili tarafa ihtar edilmesi gerekir. Kesin süreye ilişkin ara kararının verilmesiyle karşı taraf lehine usulü kazanılmış hak doğmaktadır. Başka bir deyişle; ister kanun, ister hâkim tarafından tayin edilmiş olsun, kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlemin, bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesi olanaklı değildir.
7.Her ne kadar ilk derece mahkemesince açıklanan nedenlerle davacının kesin süre içerisinde delil avansını yatırılmadığı ve bu hususun davalı lehine kazanılmış hak oluşturduğu belirtilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Zira, kesin sürenin verildiği celse ile duruşmanın bırakıldığı bir sonraki celse tarihi, davacının delil avansını yatırdığı tarih, bilirkişiye raporunu düzenlenmesi için verilen süre, raporun tebliği ve tebliği üzerine tarafların da rapora karşı beyanda bulunması için az yukarıda belirtildiği üzere kanun gereğince verilecek süreler dikkate alındığında, davacı tarafın delil avansı niteliğinde olan bilirkişi ücretini verilen kesin süre içerisinde değilde ancak bir sonraki duruşma gününden önce yatırmış olmasının doğrudan doğruya duruşma talikine neden olmadığı anlaşılmaktadır.
8.Delil avansının tamamlanmasına ilişkin getirilen düzenlenmelerde kanun koyucunun temel amacının, eksik giderin yatırılmasını ve davaların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/3.maddesi hükmüne göre makul sürede sonuçlandırılmasını sağlamaktır. Somut olay özelinde davacıya verilen kesin süre, bilirkişi raporunun hazırlaması, raporun tebliği ve tarafların bilirkişi raporuna karşı bayanda bulunması için geçecek süre ile talik edilen bir sonraki duruşma günü dikkate alındığında kesin süreden sonra bir sonraki duruşma gününde avasın tamlanmış olmasının celse talikine uğramasına neden olduğu kabul edimez. Davanın uzamasının engellenmesi davaların ucuz, basit ve çabuk sonuçlandırılması prensibi de kabul edilerek yatırılan avansa göre, kesin sürenin amacına da ulaştığı belirlendiğinden, toplanacak delillere göre davanın sonuçlandırılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırıdır. Dolayısıyla, davalının sorumluluğunun tespiti konusunda yapılan araştırma eksiktir. Eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamaz.
9.Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkmesi tarafından kesin sürenin amacına da ulaştığı kabul edilerek, dosyanın bilirkişine tevdi ile açıklamalı, ayrıntılı, denetime elverişli bilirkişi raporu alınarak varsa rapora yönelik itirazlar da giderilip oluşacak sonuca göre usuli kazanılmış haklar gözetilerek infazda tereddüte neden olmayacak şekilde bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve incelemeyle yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05.03.2024 gün ve 2023/681 E. 2024/216 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince 10/07/2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
İletişim Formu
YASAL UYARI
Bu sitede bulunan her türlü bilgi, yazı ve yapılan açıklamalar 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında bilgilendirme amaçlı olup reklam amacı taşımaz. Bu nedenle, haksız rekabet yaratıldığı şeklinde yorumlanmamalıdır. Ziyaretçiler ve Müvekkillerin, Sitede yayımda olan bilgiler nedeniyle zarara uğradıkları iddiası bakımından Hukuk Büromuz herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir.