İnşaat Sigortalarında Davaya Muvafakat Şartı: Lehdarın Rızası Zorunlu mu?

İnşaat Sigortalarında Davaya Muvafakat Şartı: Lehdarın Rızası Zorunlu mu?
İnşaat projelerinde meydana gelen zararlar, çoğu zaman "Tüm Riskler İnşaat Sigortası" (TRİS) poliçesi ile teminat altına alınır. Ancak sigorta şirketinin ödeme yapabilmesi ya da rücu hakkını kullanabilmesi için bazı hukuki ve teknik şartların yerine getirilmesi gerekir. Bu şartlardan biri de sigortalının —genellikle iş sahibi olan kamu kurumu ya da özel sektör yatırımcısı— dava açılmasına muvafakat etmesidir.
Poliçede Taraflar Kimlerdir?
İnşaat sigortalarında genellikle üç temel taraf bulunur:
- Sigorta Ettiren: Genellikle yüklenici veya müteahhit firmadır.
- Sigortalı: İş sahibi konumundaki kamu kurumu ya da özel sektör yatırımcısıdır.
- Lehdar: Zararın tazmin edileceği kişi veya kurumdur.
Poliçeye eklenen “lehdar klozu” ile birlikte, hasar bedelinin ödenebilmesi için sigortalının (iş sahibi) yazılı muvafakati koşulu getirilebilir. Bu durumda, sigorta ettiren firma zararını tazmin ettirmek amacıyla doğrudan dava açmak istese dahi, sigortalının açık rızası olmadan süreç ilerleyemez.
Muvafakat Verilmemesi Ne Anlama Gelir?
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin yerleşik kararlarına göre, sigorta ettirenin dava açabilmesi veya sigorta şirketinin ödeme yapabilmesi için sigortalının muvafakati aranabilir. Ancak burada önemli bir detay vardır:
Eğer zarar açık şekilde mevcutsa ve sigortalının muvafakat vermemesi, Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı ile bağdaşmıyorsa, bu muvafakatsizlik hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilebilir ve geçersiz sayılabilir.
Lehdarın Rızası Her Durumda Zorunlu mu?
Her ne kadar poliçede lehdar klozu bulunsa da, zarar ile teminat kapsamı arasında açık ve doğrudan bir ilişki varsa, lehdarın muvafakati aranmayabilir. Bu yaklaşım, sigorta korumasının amacını zedelememek ve tarafların zararlarını etkin biçimde karşılayabilmek adına önemlidir.
Plan ve Proje Hatalarında Ayırt Edici İnceleme Gereklidir
TRİS poliçeleri, belirli istisnalar içerebilir. Özellikle;
- Bilinçli kusur,
- Plan ve proje hataları,
- Eksik ya da hatalı imalat
gibi durumlar genellikle teminat dışı bırakılır. Bu nedenle, örneğin bir yapının çökmesi gibi bir zarar durumunda;
- Zararın plan-proje hatasından mı,
- Yoksa dışsal bir etkenden mi kaynaklandığı
mutlaka bilirkişi incelemesi ile belirlenmelidir. Mahkemeler, bilirkişiden;
- Hatalı imalatın hangi bileşenlerden oluştuğunu,
- Zararın bu hatalardan mı yoksa başka bir sebepten mi doğduğunu,
- Teminatla doğrudan ilişkisini
açıkça ortaya koymasını bekler.
Son olarak, İnşaat sigortalarında dava açma süreci, sadece teknik değil aynı zamanda hukuki değerlendirme gerektirir. Sigortalının muvafakati, her durumda mutlak bir zorunluluk olarak kabul edilmemelidir. Olayın somut koşulları, zararın niteliği ve dürüstlük ilkesi birlikte değerlendirilmeli; sigorta ettirenin menfaatleri göz önünde bulundurulmalıdır.
Bu nedenle, içtihatlara ve olayın özgünlüğüne dayanarak güçlü hukuki argümanlar geliştirmek, sigorta güvencesinden etkin biçimde yararlanmanın anahtarıdır.
YARGITAY KARARI:
11. Hukuk Dairesi 2023/5253 E. , 2024/2187 K.
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2022/227 Esas,2023/405 Karar
HÜKÜM : Davanın kısmen kabulü
Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin iş ortaklığının yapmakta olduğu Çokal Barajı İçme Suyu 4. Kısım İsale Hattı İşinin inşaat sigorta poliçesi ile davalı tarafından sigortalandığını, meydana gelen hasardan sonra davalının kusurlu imalatların teminat kapsamında değerlendirilemeyeceği kanısına vardığını, oysa iskele sisteminin şartnameye uygun malzeme ve sistemle kurulduğunu, yine davalının enkaz malzemelerin adedi ve miktarında, bazı malzemelerin birim fiyatında indirime giderek eksik miktar çıkardığını, enkazın kaldırılmasında çalışan işçilerin ücretlerinin piyasanın çok altında hesapladığını, haksız amortisman tenzili yaptığını, kereste ve teleskopik dikmeleri sigorta poliçesi kapsamında değerlendirmesi gerekirken teminat dışı bıraktığını, sovtajı yüksek belirlediğini ileri sürerek şimdilik 10.000,00 TL hasar/zarar bedelinin olay tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talep sonucunu 72.590,00 TL'ye çıkarmıştır.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde;davacıların sigorta ettiren, DSİ Genel Müdürlüğünün sigortalı olduğunu, poliçe özel şartlarında hasarların, idarenin yazılı onayı ile müteahhide ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ekspertizin 75.224,00 TL zarar tespit ettiğini, %9.09 oranında eksik sigorta bulunduğunu, muafiyet tenzili ve hasarın eksik sigorta çarpanı ile orantılanması ile davacılara 58.502,64 TL tazminat teklif edildiğini, hasarın ancak öngörülemeyen, beklenmedik ani hadise niteliğinde olması halinde teminat içinde bulunduğunu, iskele çökmesine sebebiyet veren plan-proje hatası, malzeme ayıbı, işçilik hatasının öngörülebilir/ önlenebilir niteliği sebebiyle poliçe kapsamı dışında kaldığını, poliçede bu tür hasarların kapsam harici sayıldığını, plywood malzemenin 2. el olmasına bağlı olarak amortisman indirimi yapıldığını, sovtaj bedelinin doğru belirlendiğini, davacının fahiş işçi ücreti talep ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen İlk Karar
Mahkemenin 09.05.2019 tarih, 2018/153 E. ve 2019/407 K. sayılı kararı ile poliçede, sigortalının DSİ Genel Müdürlüğü, sigorta ettirenin Anılcan-Demars İş Ortaklığı olarak belirtildiği, sigortalı olarak “işveren sıfatıyla DSİ Genel Müdürlüğü, müteahhit sıfatıyla Anılcan İnş. Tic. Turz. ve San. Ltd. Şti. Demars İnş. Tur. Tic. Ltd. Şti. ve/veya müteahhitler ve/veya taşeronların” gösterildiği, poliçedeki lehdar klozunda, “işbu poliçede lehdar işveren idare olup, hasarlar idarenin yazılı onayı ile müteahhite ödenecektir” hükmünün bulunduğu, lehdar işveren DSİ Genel Müdürlüğü'nün tazminatın davacılara ödenmesine muvafakatinin bulunmadığını mahkemeye bildirdiği gerekçesiyle aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
B. Bozma Kararı
Dairemizin 10.03.2021 tarih, 2019/3389 E. ve 2021/2281 K. sayılı kararıyla ''... 1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, sigorta tazminatının tahsili istemine ilişkin olup mahkemece, poliçe lehdarı DSİ Genel Müdürlüğünün hasarın ödenmesine muvafakatının bulunmadığı gerekçesiyle davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. Sunulan 72337191 sayılı İnşaat Tüm Riskler Sigorta Poliçesinde DSİ Genel Müdürlüğü sigortalı, davacılar Anılcan- Demars İş Ortaklığı sigorta ettiren olarak gösterilmiş, Açıklamalar ve Özel Koşullar başlığı altında yeniden sigortalı sayımı yapılmış, hem işveren sıfatı ile DSİ Genel Müdürlüğü, hem de müteahhit sıfatı ile davacılar sigortalı olarak belirtilmiş, Lehdar Klozunda ise poliçede lehdarın işveren (idare) olduğu, hasarların idarenin (işverenin) yazılı onayı ile müteahhide ödeneceği düzenlenmiştir. Mahkemece poliçe lehdarı DSİ Genel Müdürlüğü'ne üç kez müzekkere yazılmış, DSİ Genel Müdürlüğü 11. Bölge Müdürlüğü'nce 01.08.2018 tarihinde “Yapılan inceleme neticesinde müzekkereye konu söz konu iş merkez ihaleli olup işte işletmeye alma testleri esnasında suya bağlı olarak, 30 km çelik hat, 4 adet depo, 2 adet terfi istasyonu ve hat üzerindeki sanat yapılarında bulunan vanalarda arızalar meydana gelmiş ve yüklenici tarafından giderilmiştir.” yönünde, 07.12.2018 tarihinde “Söz konusu işte testler esnasında bir takım arızalar meydana gelmiş ve bu arızalar yüklenici tarafından sözleşme gereği giderilmiştir. Arızaların meydana geldiği ekipmanların sahaya nakli öncesi fabrika muayeneleri yapılmış, sahada imalat ve montajları İdare gözetiminde fen ve sanat kurallarına göre uygun şekilde tamamlanmıştır” yönünde cevap verilerek arızaların yüklenici tarafından giderildiği, fen ve sanat kurallarına uygun tamamlandığı belirtilmekle yetinilmiştir. Mahkemece, verilen cevapların muvafakat hususunda yeterli olmadığı belirtilerek yazılan müzekkere ise 15.02.2019 tarihinde “Söz konusu lehdar klozuna istinaden muvafakatamız yoktur” şeklinde cevaplanmıştır. Ancak işbu davaya konu hasar DSİ'nin cevabi yazılarında gösterdiği hasar olup da yüklenici bu hasarı eksiksiz giderdiği taktirde sigorta tazminatını davalı sigortacıdan talep hakkına sahip olduğunun kabulü gerekir. Yüklenicinin hasarı gidermesine rağmen poliçedeki lehdar klozuna istinaden DSİ'nin sigorta tazminatının davacılara ödenmesi hususunda muvafakat vermemesi 4721 sayılı TMK'nın 2 nci maddesinde öngörülen dürüstlük kuralıyla bağdaşmaz. Bu durumda mahkemece bu yönde bir inceleme yapılıp DSİ'nin yüklenici tarafından giderildiğini ve fen ve sanat kurallarına uygun şekilde tamamlandığını belirttiği işlerin dava konusu hasarlara ilişkin olup olmadığının tespiti ve sonucuna bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın davacılar yararına bozulmasını gerektirmiştir...'' gerekçesiyle bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile DSİ'nin, yüklenici tarafından giderildiğini ve fen ve sanat kurallarına uygun şekilde tamamlandığını belirttiği işlerin dava konusu hasarlara ilişkin olup olmadığının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, raporda, davaya konu edilen Çokal Barajı İçmesuyu 4. Kısım (Eceabat) İsale Hattının yapımı işi dahilinde inşa edilen 2000 m3 kapasiteli su deposunun beton atımı sırasında, hatalı iskele-kalıp sistemi inşasının göçmesi sebebiyle oluşan 03.07.2014 tarihli hasarın poliçe teminatı dahilinde bulunmadığı, kusurlu iskele-kalıp sistemi inşasının göçmesi neticesinde hasar gören diğer kıymetlerin ise teminat kapsamında bulunduğu, poliçe genel ve özel şartları dahilinde ödenebilir hasar miktarının 58.502,64 TL olarak hesaplandığı görüş ve kanaatinin bildirildiği, bilirkişi raporundaki hesaplamaların ve tespitlerin dosyaya ve bozma ilamı kapsamına uygun görülerek hükme esas alındığı, davalı ... şirketinin faiz sorumluluğunun, ihbardan 45 gün sonra muaccel hale geleceği, ihbarın 04.07.2014 tarihinde yapıldığı dikkate alındığında, davalı şirketin faiz sorumluluğunun 18.08.2014 tarihinde başlayacağı, taraflar tacir olmakla davalının avans faizinden sorumlu tutulduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 58.502,64 TL 'nin 18.08.20214 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; yerel mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu ile müvekkili şirkete ödenmesi gereken poliçe kapsamındaki hasar bedelinin fahiş şekilde düşük hesaplanmış olup, bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, Yerel Mahkemece, müvekkili şirketlere ödenmesi gereken hasar bedelinin 72.590,00 TL olduğuna dair hüküm kurulması gerekirken hatalı şekilde 58.502,64 TL üzerinden hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiğini,yerel mahkemece faiz başlangıç tarihi olarak 18.08.2014 tarihine hükmedilmiş olup, bu hususun usul ve yasaya aykırı olduğunu, rizikonun gerçekleştiği 03.07.2014 tarihi olduğundan işletilecek ticari avans faizinin de bu tarihte başlatılması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacılar sigorta ettiren olduklarından kural olarak tazminat talep etme hakları ve dava ehliyetlerinin bulunmadığını, DSİ'nin 07.12.2018 tarihli cevabında yüklenici tarafından onarılan hasarların All Risk kapsamında olmadığı belirtildiğinden muvafakat verilmediğinin anlaşıldığını, DSİ'nin onarıldığını ifade ettiği hasarlar davada iddia olunan hasarlar olmayıp herhangi bir benzerlik arz etmediğini, lehdar klozu uyarınca DSİ'nin muvafakatı olmaması karşısında sözleşmenin aksine yorum yapılmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, İnşaat All Risk Sigorta Poliçesi kapsamında uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) 1454 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
18.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
İletişim Formu
YASAL UYARI
Bu sitede bulunan her türlü bilgi, yazı ve yapılan açıklamalar 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında bilgilendirme amaçlı olup reklam amacı taşımaz. Bu nedenle, haksız rekabet yaratıldığı şeklinde yorumlanmamalıdır. Ziyaretçiler ve Müvekkillerin, Sitede yayımda olan bilgiler nedeniyle zarara uğradıkları iddiası bakımından Hukuk Büromuz herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir.