İbra Belgesine Rağmen Tazminat Davası Açılabilir mi?

İbra Belgesine Rağmen Tazminat Davası Açılabilir mi?
Sigorta şirketi ile kazazedeler veya hak sahipleri arasında yapılan mutabakatname ve ibranameler, genellikle taraflar arasında kesin bir sulh sağlayacağı düşüncesiyle düzenlenmektedir. Ancak uygulamada, ibra belgesine rağmen tazminatın eksik ödendiği ya da mağdurun gerçek zararının karşılanmadığı durumlarda uyuşmazlıklar devam edebilmektedir. Bu noktada, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 111. maddesi önem taşımaktadır.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi'nin 20.03.2025 tarihli, 2024/109 E., 2025/416 K. sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere; ibra belgesine rağmen, tazminat miktarının yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli ise, bu ibra 2 yıl içinde geçersiz sayılabilir. Dahası, bu durumun ileri sürülmesi için ayrıca bir iptal davası açılmasına gerek olmadığı gibi, dava sırasında da bu irade beyanı yapılabilir.
Kararda şu şekilde hüküm kurulmuştur:
“2918 sayılı KTK’nın 111. maddesinde ibra ile ilgili bir düzenlemeye yer verilmiş olup, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmaların veya uzlaşmaların yapıldıkları tarihten itibaren iki yıl içinde iptal edilebileceği belirtilmiştir. [...] Davacının bu anlaşma ile bağlı kalmak istemediğini göstermektedir.”
Bu içtihat, mağdur tarafların adil olmayan ibraname şartlarına karşı hukuki koruma altında olduğunu ortaya koymakta ve sigorta şirketiyle yapılan anlaşmaların mutlak bağlayıcılığı olmadığını hatırlatmaktadır.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
35. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2024/109
KARAR NO : 2025/416
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/11/2023
NUMARASI : 2022/63 Esas 2023/805 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 20/03/2025
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 24/03/2025
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde, 09/09/2018 tarihinde davacının da içinde yolcu olarak bulunduğu, davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı ... plakalı aracın tek taraflı olarak trafik kazası yaptığını, trafik kazasında davacının yaralandığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 100,00 TL bakıcı gideri tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacı tarafından Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/570 Esas nolu dosyası ile trafik kazasından kaynaklanan maluliyet nedeni ile maddi zararlarının tazmini için dava açıldığını, davada sulh olunarak 30/12/2019 tarihinde davacıya ödeme yapıldığını, davacının davadan feragat ettiğini, böylece davacının trafik kazasından kaynaklı olarak sigorta şirketine yönlendirdiği maddi taleplerin tümünden feragat ettiğini bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacının işbu davadan önce Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/570 Esas nolu dosyası ile dava konusu trafik kazasında yaralanmasından dolayı geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik tazminatı talep ettiği, yargılama sırasında 20/12/2019 tarihinde davacı ile davalı arasında sulh sözleşmesi yapıldığı, davacı ve davalı vekillerinin sulh sözleşmesine göre davanın feragat nedeni ile reddine karar verilmesini talep etmeleri üzerine Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 07/10/2019 tarih ve 2019/570 Esas 2020/145 Karar nolu kararı ile davanın feragat nedeni ile reddine karar verildiği, Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/570 Esas 2020/145 Karar nolu dosyasında hiç maluliyet raporu alınmadan sulh olunması ile 20/12/2019 tarihli Sulh, İbraname, Feragatname ve Makbuz başlıklı davacı vekili tarafından imzalanan belgeden tarafların amacının dava konusu olaydan dolayı davacının tüm maddi zararlarının tazmin edilmesi olduğunun anlaşılması, davacının sulh sözleşmesine göre yapılan ödeme tarihinden sonra gelişen durumlardan dolayı bakıcı giderinin ortaya çıktığını ileri sürmemesi, esasen gelişen bir durum bulunmaması, davacının tedavi gördüğü tarihlere bakıldığında davacının durumunu bilerek sulh olması bir bütün olarak değerlendirildiğinde Karayolları Trafik Kanununun 111. maddesinin uygulanmasının olanaklı olmaması ve davacı ile davalının davadan önce sulh olması nedenleri ile davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle; “Davanın REDDİNE” karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; feragat edilen dosyadaki talepleri (geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı) ile eldeki dosyadaki taleplerin (bakıcı gideri) farklı olduğunu, bu nedenle bakıcı gideri tazminatından da feragat edildiği şeklinde yorumun doğru olmadığını, kaldı kı 26.01.2022 tarihli dava dilekçesinin 5 nolu bendinde "Ayrıca müvekkile sigorta şirketi tarafından geçici - sürekli iş göremezlik tazminatı kapsamında bir kısım ödeme yapılmış olup buna ilişkin ibraname olup olmadığı noktasında bilgi alınamamıştır. Şayet ibraname var ise KTK 111/2 maddesi uyarınca iptalini talep etme zorunluluğu hasıl olmuştur. Şöyle ki; müvekkile geçici ve sürekli iş göremezliğine ilişkin tazminat için ödenen miktar ayrı bir kalem olup bakıcı gideri tazminatı ise ayrı bir kalem içerisinde değerlendirilmektedir. Geçici-sürekli iş göremezlik tazminatları için ödenen miktara diğer kalemlerin dahil edilerek ibraname alınması hukuka aykırı olup söz konusu ibranamenin ya iptali ya da makbuz niteliğinde kabul edilmesi gerekmektedir." demek suretiyle bu ibranamenin KTK 111/2 maddesi uyarınca iptalini talep ettiklerinin de açık olduğunu, yargılama sırasında müvekkilin sürekli bakıcıya ihtiyacı olduğunun tespit edilmesi sonrasında KTK 111/2 şartlarının oluşup oluşmadığını tespit etmek amacıyla aktüerya bilirkişisinden rapor alınıp ödeme tarihi itibariyle müvekkil tarafından tahsil edilen tazminat ile gerçekteki zararı arasında Yargıtay içtihatlarında kabul edilebilir bir fark olup olmadığının ortaya konulması gerekirken bunlar yapılmadan yargılamanın sona erdirilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davada neden KTK 111/2. maddenin uygulanma olanağının olmadığının ise gerekçelendirilmediğini, oysa kaza tarihi, ilk davanın açıldığı tarih ve ibraname tarihi dikkate alındığında ibranamenin imzalandığı tarih itibariyle müvekkilin tedavisinin bitmediği de dikkate alındığında müvekkilin tedavi sonunda başkasının sürekli olarak bakımına ihtiyacı olup olmadığını dahi bilmeden karşı taraf sigorta şirketi ile anlaşmaya varması sonucunda sürekli bakıcı ihtiyacından mahrum kalmasının hakkaniyetli bir yaklaşım olmadığını ileri sürerek, istinaf isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
İstinaf talebinde bulunan davacı vekilinin istinaf sebepleri doğrultusunda, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle bakıcı giderinin tazmini istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme tarafından davanın reddine dair verilen karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
2918 sayılı KTK’nın 111. maddesinde ibra ile ilgili bir düzenlemeye yer verilmiş olup, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmaların veya uzlaşmaların yapıldıkları tarihten itibaren iki yıl içinde iptal edilebileceği belirtilmiştir. Kanun’un bu hükmünden yararlanmak için ayrı bir iptal davası açılmasına ya da ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren iki yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklamasının bulunması da yeterlidir. Zira anlaşmanın yapıldığı günden başlayarak belirtilen süre içinde bir davanın açılmış olması da, davacının bu anlaşma ile bağlı kalmak istemediğini göstermektedir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden; Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/570 E. 2020/145 K. sayılı dosyasında davacının dava dilekçesinde davalıya ZMMS ile sigortalı aracın neden olduğu kazada yaralanması nedeniyle toplam 200TL’lik maddi tazminat davası açtığı, 27/12/2019 tarihli açıklama ve delil dilekçesi ile de talebini “fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere 100TL geçici işgöremezlik ve 100TL sürekli isgöremezlik tazminatı” olarak belirlediği, yargılama sırasında ise, bu davada ödeme nedeniyle tarafların sulh oldukları ve davacının ödeme nedeniyle davadan feragat ettiği anlaşılmıştır.
Mahkemece eldeki davanın “…20/12/2019 tarihli Sulh, İbraname, Feragatname ve Makbuz başlıklı davacı vekili tarafından imzalanan belgeden tarafların amacının dava konusu olaydan dolayı davacının tüm maddi zararlarının tazmin edilmesi olduğunun anlaşılması… ödeme tarihinden sonra gelişen durumlardan dolayı bakıcı giderinin ortaya çıktığını ileri sürmemesi…” nedeniyle davanın reddedildiği görülmüşse de, feragatin davacı tarafından açılan geçici ve sürekli isgöremezlik tazminatına yönelik davada yapılan ödeme nedeniyle yapılması ve açıkça ibranamede bakıcı giderinden de feragat edildiğinin belirtilmemesi karşısında, davacının sadece geçici ve sürekli işgöremezlik taleplerine yönelik feragati bulunduğu gözetilerek, mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile kazadan kaynaklanan tüm maddi tazminat haklarından feragat edildiğinin kabulü ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, esasa girilerek karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen, 14/11/2023 tarihli, 2022/63 Esas 2023/805 Karar sayılı kararın, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
Kararın kaldırılma sebebine göre, davacının sair istinaf taleplerinin İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde yatırana iadesine,
4-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 20/03/2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
İletişim Formu
YASAL UYARI
Bu sitede bulunan her türlü bilgi, yazı ve yapılan açıklamalar 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında bilgilendirme amaçlı olup reklam amacı taşımaz. Bu nedenle, haksız rekabet yaratıldığı şeklinde yorumlanmamalıdır. Ziyaretçiler ve Müvekkillerin, Sitede yayımda olan bilgiler nedeniyle zarara uğradıkları iddiası bakımından Hukuk Büromuz herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir.