Halka Arz Sigortası ve Yönetici Sorumluluk Sigortasında Teminat Düzenlemeleri: Yargıtay'ın Görüşü

Halka Arz Sigortası ve Yönetici Sorumluluk Sigortasında Teminat Düzenlemeleri: Yargıtay'ın Görüşü
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin kararı, sigorta sözleşmeleri arasındaki ilişkiyi ve teminat çakışmalarını nasıl yöneteceğimizi anlamamıza önemli bir katkı sağlamaktadır. Halka arz Sigortası(POSI) ve Yönetici Sorumluluk Sigortasının(D&O Insurance) bir arada bulunması durumunda, çakışan teminatların engellenmesi amacıyla sigorta poliçelerine zeyilname eklenmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Bu tür bir zeyilname, poliçelerdeki bazı teminatların çıkarılması yoluyla yapılır. Ancak, teminat daraltmasının geçerliliği yalnızca tarafların gerçek iradesi ve niyetiyle şekillenir. Yani, yapılan değişikliklerin hukuken geçerli olabilmesi için, tarafların birbirleriyle olan yazışmaları ve görüşmeleri, gerçek niyetlerini ortaya koymak adına kritik bir rol oynamaktadır.
Bir diğer önemli nokta, SPK tarafından sigortalıya verilen idari para cezasının teminata dahil olup olmadığı meselesidir. Halka arz sigortası gibi poliçelerin bu tür cezaları kapsaması beklenebilir, ancak cezanın niteliği ve sigorta sözleşmesinin kapsamı, teminatın geçerliliğini belirleyecek unsurlar arasında yer almaktadır. Bu da, sigorta poliçelerindeki değişikliklerin kapsamını anlamamız açısından önemli bir detay sunar.
Halka arzın gerçekleşmemesi durumu ise, zeyilnamenin geçerliliğini etkileyen bir başka faktördür. Bu durumda, halka arz poliçesinin iptal edilmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır. Halka arz poliçesinin amacının gerçekleşmemesi, yönetici sorumluluk poliçesindeki teminat daraltılmasına yönelik yapılan zeyilnamenin düzenlenme amacını ortadan kaldırmıştır. Dolayısıyla, yapılan zeyilname geçersiz sayılmalıdır. Sigorta sözleşmesindeki değişiklikler, sözleşmenin amacına uygun olarak yapılmalıdır ve bu amacın yokluğu, yapılan düzenlemenin geçersiz olmasına yol açabilir.
Sonuç olarak, Yargıtay'ın bu kararı, sigorta sektöründe sözleşme düzenlemeleri ve teminat değişikliklerinin hukuki geçerliliği hakkında önemli bir içtihat oluşturmaktadır. Sigorta sözleşmelerindeki teminatlar arasındaki çakışmaların nasıl ele alınacağı, tarafların gerçek iradesinin nasıl belirleneceği ve sözleşme amacının değişmesi durumunda yapılacak düzenlemelerin geçerliliği konusunda önemli ilkeler sunmaktadır.
YARGITAY KARARI:
11. Hukuk Dairesi 2023/89 E. , 2024/4354 K.
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1119 Esas, 2022/1562 Karar
HÜKÜM : Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2017/451 E., 2020/190 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekili istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme hükmünün düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin hisseleri Borsa İstanbul’da işlem görmekte olan Global Yatırım Holding A.Ş.’nin kurucu ortaklarından olmakla yönetim kurulu başkanı ve genel müdürü olarak görev yaptığını, müvekkili tarafından 17.06.2014-17.06.2015 poliçe dönemi için sigorta brokeri aracılığıyla yaptığı yönetici sorumluluk sigorta poliçesinin bulunduğunu, müvekkilinin bağlı ortaklıklarından Global Liman İşletmeleri A.Ş.’nin hisselerinin bir kısmının halka arz çalışması başlatılmasına karar verildiğini, planlanan bu halka arz konusunda davalı ... şirketinin bilgilendirildiğini ve kendilerinden sigorta ettirenin bağlı ortaklıklarından Global Liman İşletmeciliği A.Ş. için halka arz sigorta teklifi talep edildiğini, halka arz poliçesinin düzenlenmesi aşamasında davalı sigortacı tarafından 07.05.2015 tarihinde e-posta gönderildiğini ve halihazırdaki yönetici sorumluluk sigorta poliçesine sadece izahnameden kaynaklı gelebilecek taleplerde halk arz poliçesinin çalışacağına ve yönetici sorumluluk sigorta poliçesinden bu taleplerin karşılanmayacağına dair ek bir zeyilname yapılacağının belirtildiğini, bu ek madde davalı e-postasında belirtildiği üzere iki poliçenin birbiri ile çakışmaması amacıyla konulduğunu ancak ek maddenin konulduğu sırada davalı ... tarafından bu konuda yeterli ve net bir açıklama yapılmadığını ve davalı ... tarafından bilgilendirme formu verilmediğini ve aydınlatma görevinin yerine getirilmediğini, 08.05.2015 tarihinde halka arz sigorta poliçesi tanzim edildiğini ancak alınan karar neticesinde halka arzın tamamlanmamasına karar verildiğini, arza halkın tamamlanamamasından dolayı Sermaye Piyasası Kurulu tarafından davacı hakkında idari para cezası kesme işlemi yapıldığını, yönetici sorumluluk sigorta poliçesinde idari para cezalarının teminat altında olduğunu, davalıya yapılan hasarın ödenmesine ilişkin başvurularının idari para cezasının istisnalardan hariç olduğunu ve teminat altında olduğunu belirtmiş olmasına rağmen zeyilnamedeki izahname istisnasının neden işlerlik kazandığına bir gerekçe öne sürülmeyerek reddedildiğini, yönetici sorumluluk sigorta poliçesinin primi, poliçe kapsamında verilen teminatlar ile birlikte hesaplanarak belirlendiğini, bu teminatların içerisinde ek teminat olarak belirlenen hem idari para cezaları hem de daha sonra 11.05.2015 tarihli yönetici sorumluluk poliçesi zeyilnamesi ile yürürlük kazandığı iddia edilen istisnalar kapsamındaki teminatların da mevcut olduğunu ancak davalı ... tarafından zeyilname sonrasında müvekkiline herhangi bir prim iadesi yapılmadığını, poliçeyi daraltan bu zeyilnamenin yürürlük kazandığının iddia edilebilmesi için poliçeyi daralttığı oranda prim iadesi yapılmış olmasının gerektiğini, zeyilnamenin konulma sebebinin halka arz poliçesi ile yönetici sorumluluk sigorta poliçesinin çakışmasının engellemesi olduğunu, halka arz poliçesinin ise iptal edildiğini, bu sebeple ilgili zeyilnamenin halka arz poliçesinin iptali ile taraflar arasında ayrıca geçersiz hale geldiğini, idari para cezasına sebep olan eylemin ticari bir karar olmadığı ve poliçede teminat altına alınan hatalı eylem tanımı kapsamına girdiğini, davalı ... tarafından gerek poliçenin gerekse zeyilname müzakerelerinin devamında yeterli ve kanuna uygun olarak bir bilgilendirme yapılmadığını, söz konusu uyuşmazlık bakımından diğer hususlarla birlikte özellikle sigortacının istisna zeyilnamesini çıkarmadan önce ve halka arz poliçesinin mebdeinden iptalinden önce iptali halinde ilgili zeyilnamenin bağlayıcı olacağı ve herhangi bir sebeple (idari para cezalan dahil) hasar meydana gelmesi halinde ödenmeyeceği yönünde bir açıklama yapılmadığını ve bu bakımdan aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmediğini ve bu sebeple hasar ödemesini reddedemeyeceği ileri sürerek müvekkilinin sigortalısı olduğu yönetici sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında teminat altında olan ve 18.09.2015 tarihinde Sermaye Piyasası Kurulu’na ödenen idari para cezası toplamı 463.041,00 TL’den 20.000,00 USDx 3.0060 (ABD Doları TCMB Efektif Satış Kuru 18.09.2015)=60.120,00 TL poliçe muafiyet tutarının çıkartılması suretiyle bulunan toplam 402.921,00 TL sigorta tazminatının sigortacının temerrüde düştüğü tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın talebinin yönetici sorumluluk poliçesi kapsamında olmayıp ancak halka arz poliçesinin konusu kapsamında değerlendirilebildiğini ancak halka arz poliçesinin de davacının talebi üzerine iptal edildiğini, davacı tarafın talebinin yönetici sorumluluk poliçesine eklenmiş olan açık istisna kapsamında kaldığını, yönetici sorumluluk poliçesi kapsamında değerlendirilemeyen ve bu poliçe tahtında açıkça teminat dışında bırakılmış böyle bir talebe ilişkin olarak müvekkilinin hiçbir sorumluluğunun olmadığını, halka arz poliçesinin iptali ile birlikte otomatik olarak geçersiz sayılması gerektiğine ilişkin iddianın hukuka ve sigorta prensiplerine tamamıyla aykırı olduğunu, taraflar arasındaki yöneticisi sorumluluk poliçesi teminat konusunun türü ve içeriğinin ayrı bir poliçe olarak kendi hüküm ve şartları tahtında varlığını sürdürdüğünü, yönetici sorumluluk projesine istisna hükmü eklemesi yapan zeyilnamenin yürürlük kazanmış olması için müvekkili sigorta şirketi tarafından prim iadesi yapılması yönündeki davacı iddiasının yerinde olmadığını, poliçe kapsamında zeyilname ile yapılan her değişikliğin prim indirimi veya artırımını gerektirmediğini, sigortacının aydınlatma yükümlülüğünün 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) 1423 üncü maddesi ile sigorta sözleşmelerinde bilgilendirmeye ilişkin yönetmelik kapsamında tanımlandığını, bu kanun hükmü ve yönetmelik hükümleri incelendiğinde sigortacının bir poliçe kapsamında gerçekleştirilmesi muhtemel her durum veya hasarla ilgili olarak sigorta ettiren veya sigortalıya uyarıda bulunması veya açıklama yapması anlamına gelmediğini, müvekkili sigorta şirketinin aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmediği yönündeki iddialarının yerinde olmadığını, halka arz poliçesinin düzenlenmesinden önce ve bu poliçenin düzenlenmesi sırasında taraflar arasındaki görüşmeler çerçevesinde müvekkilinin ilgili poliçeye dair her türlü aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirdiğini, bu bağlamda gerekli bildirimleri ve açıklamaları yaptığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile halka arz poliçesinin başlangıçtan iptal edildiği, yönetici sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında "idari para cezalarına" ek teminat sağlandığı, sigortalının idari para cezasının ödenmesine yönelik talebinin şirketin çıkarılmış sermayesinin herhangi bir kısmının fiili veya öngörülen özel arzı veya halka arzına dayalı olan veya atfedilebilen herhangi bir talep ile bağlantılı olmadığı, aydınlatma ile ilgili maildeki istisna tanımlamasının, poliçe zeyilnamesine göre daha dar nitelikte olduğu, ikisi arasında uyumsuzluk bulunduğu, buna göre sigorta şirketinin aydınlatma görevinin yerine getirmediği ve davacının ödediği idari para cezasının yönetici sorumluluk poliçesi kapsamında kaldığı, ödeme belgesine göre 18.09.2015 tarihinde Sermaye Piyasası Kurulu hesabına 463.041,00 TL ödendiği hususu ile 18.09.2015 tarihinde Merkez Bankası dolar efektif satış kurunun 3,0060 TL olduğu, 20.000,00 USD muafiyet karşığının 60.120,00 TL olacağı değerlendirildiğinde, sigortacının sorumlu olduğu miktarın 402.921,00 TL olacağı gerekçesiyle davanın kabulü ile 402.921,00 TL'nin dava tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafın talebinin yönetici sorumluluk poliçesi kapsamında olmayıp ancak halka arz poliçesinin kapsamında değerlendirilebileceğini, kaldı ki davacı tarafın talebi yönetici sorumluluk poliçesine eklenmiş olan açık istisnanın kapsamında olduğu ve bu sebeple de teminat dışı olduğunu, gerek poliçenin içeriği gerekse tarafların iradesi, halka arz poliçesi kapsamındaki bir idari para cezasının, (poliçe hüküm ve koşulları ışığında) halka arz poliçesi nezdinde değerlendirilmesi olduğu, ancak somut olayda halka arz poliçesi ise sigorta ettiren Global Holding’in kendi isteği ve kararı üzerine iptal edildiğinden, halka arz poliçesi ve bu poliçe tahtında davacının talebi için sağlanan geçerli bir teminat olmadığını, bu yüzden, davacı taraf, somut olaya konu idari para cezası için talebini, haksız bir şekilde, yönetici sorumluluk poliçesi tahtında ileri sürdüğünü, hal böyle olmasına rağmen, bu husus, yerel mahkeme tarafından dikkate alınmadan hüküm kurulduğunu, davacı tarafın talebi yönetici sorumluluk poliçesine eklenmiş olan açık istisnanın kapsamında olduğu ve bu sebeple her halükarda teminat dışı olduğunu, somut olay kapsamındaki halka arz poliçesinde idari para cezaları ek teminatı klozu yer almakta olduğu, buna göre sigortacı, sigortalı kişinin bir hatalı eylemi ile doğrudan bağlantılı olarak, herhangi bir resmi ya da düzenleyici makamın yaptığı resmi tahkikat, inceleme ve soruşturma neticesinde kesilen idari para cezalarını, sigortalı kişi adına ödeyeceğini, dolayısıyla, tam da somut olaya konu idari para cezası durumlarının, halka arz poliçesi kapsamında değerlendirilebileceğini, bu hususu göz ardı eden yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin bilgilendirme/ aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirdiğini, 07.05.2015 tarihli mail içeriğindeki izahname istisnasına ilişkin bilgilendirmenin, izahname istisnasının içeriği ile uyumlu olduğu, aksi yönde hüküm içeren yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın öncelikle sigortacının bilgilendirme yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmemesinden kaynaklanabilecek olası bir zarara karşı herhangi bir talep ileri sürebilecek konumda olmadığını belirterek kararın kaldırılmasın ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile yönetici sorumluluk poliçesine zeyilname ile eklenen “izahname istisnası” hükmünün geçerli olduğu, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından davacıya kesilen idari para cezasının halka arz sürecinde yanıltıcı beyanda bulunmalarından kaynaklı olup,davacının idari para cezasının ödenmesine yönelik talebinin yönetici sorumluluk poliçesi teminatı kapsamı dışında olduğunun da poliçeye zeyilname ile eklenen “izahname istisnası”ndan da açıkça anlaşıldığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurularak davanın reddine karar verilmiştir.
V.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle: sigortacılıkta sigortalı lehine yorumun esas olduğunu, istinaf mahkemesince yerel mahkeme tarafından toplanan delillerin ve bilirkişi değerlendirmelerinin tamamen gözardı edilerek ulaşılan sonucun hukuken ve usulen hatalı olduğunu, 12.04.2019 tarihli bilirkişi raporunda kesilen idari para cezasına bağlı talebin sigorta teminatında kaldığının açıkça tespit edildiğini, davalı tarafından mail ile yapılan zeyilnamenin içeriğine ilişkin bilgilendirmeye göre izahname istisnası içeriğinin kapsamının daha dar şekilde düzenlendiğinin açıkça ortaya konulduğunu, davalı tarafından hatalı ve eksik bilgilendirme yapıldığının kabulü gerektiğini, davalının aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirildiğinin tespit edilmesi gerekçesi ile reddedildiğini ancak aydınlatmanın yerine getirilip getirilmediği ön meselesinin sonuçlandığını, yerel mahkeme tarafından gerçek iradeyi yansıtan 07.05.2015 tarihli mail içeriğine itibar edilerek sigortalı lehine yorum yapılacağının ve taleplerin poliçe teminatı kapsamında kaldığının kabul edilerek söz konusu mail içeriği kapsamında yapılan bilgilendirme gereğince poliçe kapsamında yapılan taleplerin teminat içerisinde kaldığının kabul edildiğini, istinaf mahkemesince eksik inceleme ve değerlendirme ile usule ve hukuka aykırı şekilde karar verildiğini, halka arz poliçesinin iptal edilmesi ile ona bağlı çalışan izahname istisnasının da ortadan kalkacağını aksi kanaatte olunması halinde ise müvekkilinin teminat kapsamının haksız şekilde daraltıcı nitelikte yorumlanamayacağını, zeyilnamenin tek amacının halka arz sigorta poliçesi hayatta olduğu müddette yöneticinin sorumluluk poliçesi ile oluşabilecek teminat çakışmalarını ortadan kaldırmak olduğunu ve müvekkilinin zeyilnameyi kabulünün de bu kapsamda değerlendirilebileceğini, müvekkilinin yönetici sorumluluk sigortası teminatının daraltılması konusunda herhangi bir iradesinin bulunmadığını, halka arz poliçesine bağlı olarak çalışan izahname istisnasının halk arz poliçesinin iptalinden sonra ayakta olduğunu kabul etmenin mümkün olmadığını, halka arz poliçesinin iptalinden sonra dahi yönetici sorumluluk poliçesinin kapsamını zeyilname gerekçesi ile sınırlandırmanın ve daraltmanın sigortacılığın temel ilkelerine ve temel hukuk prensiplerine aykırılık teşkil ettiği belirterek kararın bu nedenlerle bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yönetici sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında sigorta tazminatının davalıdan tahsili talebi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6102 sayılı Kanun'un 1423 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
Dava, yönetici sorumluluk sigorta poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Bölge Adliye Mahkemesince, davacının ilk poliçesinde teminat kapsamına alınan idari para cezasının sonradan düzenlenen zeyilname ile teminat kapsamı dışına çıkarıldığı, bu nedenle davalının herhangi bir ödeme yükümlülüğünün bulunmadığı gerekçesi ile dava reddedilmiş ise de tarafların başlangıçtaki amacının iki ayrı poliçe düzenlenmesi olduğu, zeyilnamenin ise her iki poliçede çakışan teminatlar bulunması nedeni ile poliçelerin geçersizliğinin engellenmesi ve teminat açıklaması yapmak amacı ile düzenlendiği hususları taraflar arasındaki e-mail yazışmaları ve diğer telefon görüşmeleri ile belirlenmiştir. Zeyilnamenin düzenlenme amacı gözetildiğinde ikinci poliçenin yürürlükte olacağı düşüncesi ile zeyilnamenin düzenlendiğinin anlaşıldığı ancak ikinci poliçenin halka arz işlemlerinin tamamlanamaması nedeni ile davacı tarafça haklı olarak iptal ettirildiği dikkate alındığında zeyilnamenin düzenlenme amacının ortadan kalktığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda ilk poliçe ile verilen teminat kapsamı içinde kalan davacı zararının tazmin edilmesi gerekirken Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda anılan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
İletişim Formu
YASAL UYARI
Bu sitede bulunan her türlü bilgi, yazı ve yapılan açıklamalar 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ve Türkiye Barolar Birliği’nin meslek kuralları bağlamında bilgilendirme amaçlı olup reklam amacı taşımaz. Bu nedenle, haksız rekabet yaratıldığı şeklinde yorumlanmamalıdır. Ziyaretçiler ve Müvekkillerin, Sitede yayımda olan bilgiler nedeniyle zarara uğradıkları iddiası bakımından Hukuk Büromuz herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir.