YARGITAY KARARI:
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2023/2 E., 2023/2 K.
SİGORTA TAHKİM KOMİSYONU İTİRAZ HAKEM HEYETİ
SAYISI : İHK-2022/60950
SİGORTA TAHKİM KOMİSYONU UYUŞMAZLIK HAKEM HEYETİ
SAYISI : K-2022/107624
İtiraz Hakem Heyeti kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; 10.07.2018 tarihinde davacının sevk ve idaresindeki araç ile davalı ... tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası yapılan aracın karıştığı trafik kazasında davacının yaralandığını ve malul kaldığını, davalı ... şirketine yapılan başvuruya olumlu yanıt verilmediğini ileri sürerek, açtığı belirsiz alacak davasında fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 100,00 TL bedensel zarar nedeniyle oluşan maddi zararın kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, talebini 151.252,35 TL olarak artırmıştır.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; sigorta şirketine usulüne uygun maluliyet raporu ile başvuru yapılmadığından talebin usulden reddi gerektiğini, maluliyet raporunun kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine uygun hazırlanmadığını, sigortalı araç sürücüsü ile davacı arasında uzlaşma sağlandığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının ehliyetinin bulunmaması ve motosikletin tescilsiz olması sebebiyle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, hesaplamanın TRH-2010 Yaşam Tablosu ve %1,8 teknik faiz ile yapılması gerektiğini, sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığından sigorta şirketinin temerrüde düşmediğini, talep edilebilecek faiz oranının yasal faiz olabileceğini, aleyhe hüküm kurulacak olması halinde davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi' ne (AAÜT) göre belirlenen rakamın 1/5' i oranında olması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. UYUŞMAZLIK HAKEM HEYETİ KARARI
Uyuşmazlık Hakem Heyetinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, 151.252,35 TL tazminatın 25.08.2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. İTİRAZ
Uyuşmazlık Hakem Heyetinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından itiraz başvurusunda bulunulması üzerine; İtiraz Hakem Heyetinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; uzlaşma sağlanması nedeniyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun'un 253/19. maddesi nedeniyle davalının itirazlarının kabulüne, Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davacının uzlaşma tutanağında sigorta şirketine karşı ileri süreceği maddi ve manevi tazminat taleplerini saklı tuttuğunu, sigortalı araç sürücüsünün uzlaşma tutanağı ile ödediği miktarın aracın hasarına yönelik olduğunu, davanın reddi halinde davacının büyük hak kaybına uğrayacağını belirterek kararı temyiz etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, davalı ... tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası yapılan aracın karıştığı trafik kazası sonucu yaralanan ve malul kalan davacı sürücünün sürekli iş göremezlik tazminatı talebine ilişkindir.
Davacı vekili, davalıya sigortalı araç sürücüsü ile sürücü olan davacının yaptıkları kaza neticesinde davacının yaralanıp malul kaldığını ileri sürerek bedensel zarar nedeniyle oluşan maddi tazminat isteminde bulunmuştur. Uyuşmazlık Hakem Heyeti talebi kabul etmiş, ancak davalının itirazı üzerine İtiraz Hakem Heyeti, dava konusu eylem nedeniyle yürütülen ceza soruşturmasında tarafların uzlaştığından bahisle davacının başvurusunun reddine karar vermiştir.
CMK'nın 253/19. maddesi uyarınca uzlaşmanın sağlanması hâlinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağına dair kural, Anayasa Mahkemesinin 26.07.2023 tarihli ve 2023/43-141 E-K. sayılı kararıyla iptal edilmiştir. Kararın gerekçesinde Mahkeme, şu tespitlere yer vermiştir: "Suç teşkil eden fiil nedeniyle uğranılan zararın uzlaşma süreci içinde bilinmesinin her durumda mümkün olmayacağı, özellikle maluliyet oranı gibi teknik bazı verilere ihtiyaç duyulan hâllerde uzlaşma süreci içinde zararın sağlıklı şekilde belirlenebilmesinin güçleşeceği açıktır. Başka bir ifadeyle taraflara uzlaşmanın sağlanmasının sonuçları hakkında bilgi verilmesi öngörülmüş ise de teknik birtakım verilerle ve ayrıntılı hesaplamalarla ortaya konulabilecek zararın uzlaşma görüşmeleri esnasında belirlenmesi mümkün olmayabilir. Buna göre ilgililerin uzlaşmanın sağlanması durumunda edimi aşan ve tazminat davasına konu edilemeyecek zarara ilişkin her durumda eksiksiz ve doğru bilgiye sahip olabilecekleri söylenemez."
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı üzerine 14.11.2024 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7531 sayılı Kanun'un 16. maddesiyle CMK'nın 253. maddesinin 19. fıkrasının beşinci cümlesinin başına “Uzlaşmanın sağlanması halinde, uzlaşma anında tespit edilemeyen veya uzlaşmadan sonra ortaya çıkan zararlar hariç, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz;" ibaresi eklenmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile anılan yasal düzenleme birlikte değerlendirildiğinde bahse konu hukuki süreç sonrasında uzlaşma hâlinde tazminat davası açılamayacağına ilişkin Dairemizin yerleşik uygulamasından dönülmesi zorunluluğu doğmuştur.
Gerek Anayasa Mahkemesinin iptal kararının gerekçesi, gerekse yeni yasal düzenleme ile getirilen istisna hükmü uyarınca somut olaydaki gibi bedensel zararlar söz konusu olduğunda maluliyet raporu ve aktüer hesabı incelemesi gibi teknik bazı verilere ihtiyaç duyulacağından, dava konusu eylemle ilgili olayın hemen akabinde ve soruşturmanın başında işletilen uzlaşma süreci içinde zararın sağlıklı şekilde belirlenebilmesi her zaman mümkün olamayacaktır. Bu aşamada, teknik birtakım verilerle ve ayrıntılı hesaplamalarla ortaya konulabilecek zararın uzlaşma anında tespit edilmesi mümkün olmadığından bu konuda araştırma yapılarak bir sonuca varılması gerekmektedir.
Bu itibarla İtiraz Hakem Heyetince;
a) Uzlaşma sürecinde zararın kesin olarak belirlenip belirlenmediği veya uzlaşmadan sonra ortaya çıkan bir zarar olup olmadığı belirlenmeli,
b) Zararın kesin olarak belirlenmesinden sonra uzlaşma yapılmış veya uzlaşmadan sonra ortaya çıkan bir zarar yoksa CMK'nın 253/19. maddesi gereğince davanın reddine karar verilmeli,
c) Zararın kesin olarak belirlenmesi mümkün değil veya uzlaşmadan sonra ortaya çıkan bir zarar söz konusu ise davanın esası incelenmeli,
d) Davanın esasının incelenmesi durumunda uzlaşmanın edimli olup olmadığının belirlenerek uzlaşma sürecinde ödenen edimin hangi zarar kalemine ilişkin olduğu da belirlenerek o zarar kalemine ilişkin hesaplanacak tazminattan güncellenerek mahsup edilerek bir karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle taraflar arasında uzlaşma sağlandığı gerekçesi ile davanın reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davacıya iadesine,
Dosyanın mahkemeye gönderilmesine,
24.02.2025 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.