Başvurunun temelinde, cismani zarar nedeniyle açılan tazminat davasında, sonradan ana davaya dahil edilen (birleşen) davanın, zamanaşımı süresi içinde açılmadığı gerekçesiyle reddedilmesi yer aldı. Başvurucu, mahkemeye erişim hakkının tamamen engellendiğini ve bu nedenle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürdü.
Anayasa Mahkemesi kararında, mahkemeye erişim hakkının adil yargılanma hakkının temel unsurlarından biri olduğu vurgulandı. Ayrıca usul kurallarının, hakkın özünü ortadan kaldıracak biçimde katı şekilde uygulanamayacağı belirtildi. Mahkeme, birleşen davanın esas yönünden incelenmeden, sırf zamanaşımı gerekçesiyle reddedilmesinin, başvurucunun taleplerini sunma ve yargı yoluna başvurma imkanını orantısız biçimde sınırladığını ifade etti.
Bu karar, hukuki süreçte bireylerin şekli gerekçelerle hak arama özgürlüklerinin kısıtlanamayacağına ilişkin önemli bir içtihat oluşturdu. AYM, mahkemelerin temel hak ve özgürlükleri gözeterek daha hakkaniyetli bir değerlendirme yapması gerektiğini bir kez daha ortaya koydu.
Karar, bireylerin hukuki güvenlik beklentisini güçlendiren ve yargının erişilebilirliğini esas alan emsal niteliğindedir.
Anayasa Mahkemesi'nin kararının tam metnine ulaşmak için buraya tıklayın.